Bibliyoterapi
Azizüddin Nesefi – Ruh’un İnmesi ve Yükselmesi Ve Yüce Tanrı’ın Özellikleri Hakkında
‘Going Home with the new born Soul’, artwork by Nalan
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
Ruh’un İnmesi ve Yükselmesi
Ah Derviş, mükemmelleşmek (tamamlanmak) üzere her bir ruh üstün dünyadan aşağı dünyaya iner. Buna ulaştığında ruh üstün dünyaya geri döner. Ama şuna kulak ver: Araçsız hiçbir mükemmellik erişilemez. Ruhun aracı vücududur. Ruh yeteneğine ve bilgisine uygun bir araç yapar, bir nalbant veya marangoz gibi. Sanatkar ne kadar yetenekli ise, ortaya çıkan araç o kadar iyidir. Ruh ard arda bitkilerin, hayvanların ve insanların şeklini alır. Her bir durakta isim alır.
*
Ruhun Yükselmesi Hakkında
…Bil ki, her bir ruh önce üstün dünyadan aşağı dünyaya iner, elementlere ve doğalara. Uzun bir süre bu evrede kalır, yine de katmanlar ve yıldızlar durmadan elementlerin ve doğaların etrafında döner, onlara akışlarını ve etkilerini anlatır. Bu dönmenin amacı, doğaların ve elementlerin içinde yatan ruhun büyümeyi başarması, dolayısıyla yükselmek için uygun hale gelmesi. Ruh bu evrede birkaç bin yıl kalır. Adı “doğa”dır.
Sonra ruh elementlerden ve doğalardan bitki alemine yükselir. Önce su altında yaşamını sürdüren yosun şeklini alır. Adım adım bu yosun yükselecek olup, önce bir bitkiye sonra bir ağaca dönüşecektir, ta ki ağaç hayvana yakın olana kadar; hurma, adamotu ve ‘Waq-Waq’ ağacı birer örnek. Ruh bu durakta birkaç bin yıl daha kalır ve katmanların ve yıldızların rotasyonu sayesinde gelişimini yönetir. Adı ‘bitki ruhu’dur.
Devamında bitkiden hayvana yükselir ruh. İlkin, çamur ve bataklıklarda yaşayan, ince ve uzun, kırmızı toprak solucanı şeklini alır. Adım adım bu solucan başka bir hayvana dönüşecektir, ta ki konuşmayan hayvan konuşan hayvana benzeyene kadar; fil, maymun ve orangutan birer örnek. Ruh bu evrede birkaç bin yıl daha kalır ve elementlerin ile yıldızların rotasyonu sayesinde gelişimini yönetir. Adı ‘hayvan ruhu’dur. Sonra ruh hayvandan insana dönüşür. İlk Zanzibar’da yaşayan ‘Zenghi’ şeklini alır. Bu evrede adı ‘İnsan Ruhu’dur – ‘konuşan ruh’dur. Bu düzeyde ruh ‘emreden ruh’tur. Yine adım adım bu ruh bir bilgenin düzeyine yükselir. Bu düzeyde konuşan ruh, ‘kendini suçlayan ruh’tur (al-nafs al-lawwdma). Adım Adım Tanrı’nın dostları seviyesine yükselecektir. Bu düzeyde konuşan ruha ‘kutsanmış ruh’ denir. Yine adımlarla peygamberler düzeyine erişir. Bu düzeyde ise konuşan ruha ‘huzura ermiş ruh’ denir. Kendini mükemmelleştiren (tamamlayan) ruh, geri dönüş için hazırdır.
‘Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak; Gir kullarımın arasına! Gir cennetime!‘ Kuran Sure 89, Ayet 28-30
Ah Derviş, ‘Gir kullarımın arasına’ demektir ki : Ey sen, Ruh, üstün dünyanın akılları ve ruhlarıyla kavuş. ‘Gir cennetime’ demektir ki: kendi cennetin olan ilk Akıl ile yeniden kavuş. Ruh, bilge düzeyine eriştiğinde, cehennemi terk eder ve cennetin katmanlarına erişir. Tanrı’nın Dostları düzeyine vardığında, cennetin katmanlarını ardında bırakmış olup kendi cennetine kavuşmuş olur. Peygamberlerin düzeyine eriştiğinde ise, kendi cennetinden çıkar ve Tanrı’ya varır.
‘Takvâ sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarında, güçlü ve Yüce Allah’ın huzurunda hak meclisindedirler.’ Kuran Sure 54, Ayet 54-55
Alimler ve bilge ‘cennetlerde, ırmakların kenarlarında’. Tanrı’nın Dostları ’Hak meclisindedir’ ve peygamberler ‘güçlü ve Yüce Allah’ın huzurunda’.
Ah Derviş, azarı hak eden meyillerinden arınmadığın ve övgüye değer niteliklere kavuşmadığın sürece, Cehennem’den çıkamayacak, Cennet’in katmanlarına erişemeyeceksin. Herşeyin nedenini ve içsel gerçekliğini bilmediğin ve görmediğin sürece, kendi Cennetin’e varamayacaksın. Kendinden vazgeçip, Tanrı için yeniden var olmadığın sürece, Tanrı’ya erişemeyeceksin. Bu 3 durak sırasıyla Sophia’ya (bilgelik), kutsal Dostluğa ve Peygamberlere özgü Misyon’a denk gelmektedir.
*
Yüce Tanrı’ın Özellikleri Hakkında
Bil ki Yüce Tanrı, başlangıçta var olan Kaynak, Tek Hakikat. Özü, hiçbir şekilde çoğaltılamaz. O, yalın Öz, saf Birlik. Tanrı hayat ile canlı, bilgi ile bilgili, niyet ile niyetli, güç ile yüce, duymak ile duyuyor, görmek ile görüyor, söz ile konuşuyor olsaydı – Özü’nün çokluğu gerekli olacaktı. Dolayısıyla çokluk, kutsal özden yoksundur. Buna göre Tanrı, bilgi ile bilmemektedir, vb. Bilgi ile bilinen, güç ile elde edilen, niyet ile istenen, vb. O’nun özünde zaten var olandır. Yine buna göre diyebiliriz ki Tanrı özünde, Canlı, Herşeyi Bilen, Niyetli, Yüce, Herşeyi Duyan, Herşeyi Gören, Konuşan; buna karşılık, ilkel madde hayat ile canlanır, bilgi ile bilgili hale gelir, niyet ile aktif olur, vb…
Ah Derviş, tüm varlıklar Tanrı’nın özelliklerinin tezahürleridir. İlkel madde Tanrı’nın özündeki özelliklerinin bir görünüşüdür; böylece, hayat, bilgi, güç, niyet, duyma, görme, konuşma. Akıllar, ruhlar ve doğalar, katmanlar, yıldızlar ve elementler Tanrı’nın eylemlerinin özelliklerinin tezahürleridir; buna göre: Oluşum ve yok etme, hayat ve ölüm, saygı ve küçümseme, daralma ve genişleme.
Ah Derviş, Tanrı’nın özünün özellikleri sadece yedi; ancak eylemleri daha fazladır. Kaç kez ifade edildi ki, inme eylemi basit vücutlarla, yükselme eylemi ise birleşik vücutlarla gerçekleşir. İlkel madde özünün özelliklerinin bir görünüşüdür. Basit vücutlar Tanrı’nın eylemlerinin özelliklerinin tezahürleridir. İnme eylemi gerçekleşmiştir. Diğer taraftan yükselme eylemi tamamlanması gerekiyor: mineraller, bitkiler ve hayvanlar Tanrı’nın eylemlerinin tezahürleridir. Mükemmel İnsan (al-İnsan-al-Kamil) Tanrı’nın özünün özelliklerinin tezahürleridir. Yükselme eylemi birleşik vücutların, özünün özelliklerinin tezahürleri olduklarında tamamlanır – ilkel maddeye gönderler, dolaşım sona ermiştir.
Ah Derviş, Tanrı’nın isimleri ve özelliklerinin ortaya çıkması için bu inme ve yükselme eylemleri gereklidir, böylece Tanrı’nın tüm eylemleri ve tüm kutsal Sophia (bilgelik) bir görünüşten (epifani, Tanrı’nın görünmesi) geçer. Basit vücutlarla tezahür edilen eylemler, birleşik vücutlarla tezahür edilemez, ve tersi.
‘Yalnız Allah’ındır göklerin ve yerin orduları. Azîz’dir Allah, Hakîm’dir.’ Kuran Sure 48, Ayet 7.
Sophia (bilgelik) basit vücutların hazinelerinde bulunur, birleşik vücutların hazinelerinde olamaz, ve tersi.
‘Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır, ama ikiyüzlüler bu gerçeği anlamazlar.‘ Kuran 63:7
Ah Derviş, bir zamanlar tüm Şeyhlerin Şeyhi, Şeyh Sadeddin Efendi’nin hizmetindeyken ve öğretilerinin koruyan kanatlarının altında dinlenirken, Şeyh dedi ki:
‘İlkel madde Tanrı’nın özelliklerinin tezahürüdür’.
Usta bu zamana kadar çok şey söylememiştir. Bu sözler beni hayretler içerisine düşürdü ve onları zorlukla da olsa kabul ettim. Şimdi tüm var olan atomların Tanrı’nın özelliklerinin görünüşü olduğundan fazlasıyla eminim. Başka bir zaman, muhterem Usta dedi ki:
‘Yüce Tanrı tüm varlıkların yaradanı olsa bile, bazıların gerçekleştirilmesi ve tamamlanması insanların eline bağlı. İnsan müdahale etmediği sürece, gerçekleşemeyeceklerdir.’
Bu sözleri anlamıştık ve sadece insanın bu denli bir güce sahip olduğunu hayal ediyorduk. Şimdi eminiz ki tüm var olan atomlar bunun gibidir. Her birimize bir görev verildi. Her birimiz bu görevi yerine getirmektedir. Hiçbiri başka bir atomun görevini yerine getiremez.
‘Bizim, istisnasız herbirimizin bilinen bir makamı vardır.’ Kuran 37:164′
***
Bir yanıt yazın