Bibliyoterapi
Azizüddin Nesefi – Özniteliklerin Tezahür Etmesi ve Benzerlik
Giovanni di paolo, ‘Paradiso 18: cielo del sole’,
1440 illustration for Dante’s ‘Divine Comedy’.
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
Özniteliklerin Tezahür Etmesi
‘Ah Derviş! Akla şu soru gelir: Evrenin ruhu ve onu baştan sona kadar aydınlatan sadece bir ışık varsa, o zaman dünyadaki bu çeşitlilik, sakinlerinin arasındaki bu eşitsizlik nedendir?
Cevap: Işığın birçok özniteliği vardır; aynı şekilde bu özniteliklerin tezahürü de çok sayıdadır. Bu olgu, çeşitliliğin ortaya çıkmasını açıklar. Çeşitlilik olmasaydı, birleşme mümkün olamayacaktı.
Başka bir soru gelir akla: Var olan her bir zerre bir özniteliğin tezahürü, insan da bilgi özniteliğini tezahür ediyor ise, insanların arasında neden bu farklılıklar vardır? İnsanlar bilgiyi neden aynı şekilde tezahür etmez?
Cevap: Şunu bil ki, dünya üzerindeki her bir varlık sadece kendi yeteneğine göre bir şeye sahiptir. Buna göre insan bir şeyi sadece yeteneği ölçüsünde edinir. Işığın görünüşü sadece yeteneğe göre farklılık gösterir. Bir şeyi öğretmek sadece belli bir yeteneğe bağlıdır. Herkesin yeteneği aynı olsaydı, ışığın öznitelikleri tamamen tezahür etmiş olmazdı. Ancak bilgiyi tezahür etme yeteneğine sahip olan insanoğlu, bilginin çeşitli türleri olduğundan, burada farklılık gösterir; her birine özel bir yetenek uymaktadır. Bazıları tek tip bir bilgiye, bazıları ise iki, on veya yüz bilgiye uymaktadır. Bazıların yeteneği kusurlu, başkaları için ortalama ve ötekileri için mükemmeldir. İnsanların arasındaki büyük farklılıklar bu şekilde açıklanır.
Ah Derviş! Kaç varlık insan görünümünde olup da, onların özüne sahip değildir. Onlar, hayvanların seviyesinde olup, bu seviyedeki nitelikleri ve eylemleri tezahür eder.
Ah Derviş! İnsan 4 özelliğiyle karakterize edilir: hayırlı konuşma, hayırlı eylemler, güzel bir karakter ve bilgiler. Mükemmel İnsan (İnsan Al-Kamil), bunları mükemmelliğe götüren kişidir.
Ah Derviş, bazıları yeteneği ‘doğal erdem’ olarak isimlendirir. Onlar için her bir insan özel bir niteliğe sahiptir. Buna göre birisi şiirler yazacaktır, başka biri ezberle anlatacaktır, bir üçüncüsü ise ince ince düşünecektir; ve başkaları bunların hiçbirini yapamayacaktır. Biri bilgi elde edecek, biri zenginlik, bir başkası bunların hiçbirini. Şüphesiz ki bu birinin yeteneğine bağlıdır; her birinin bir şeye ilişkin yeteneği vardır, bunu içinde taşır. Söz konusu yetenek elde edilmez. Yine de bu yetenek öğrenim ve eğitim ile geliştirilir; bunlardan mahrum edildiğinde kısa ömürlüdür.
Örneğin biri birçok gerçek rüya görme yeteneğine sahiptir; bir başkası ise uyanık iken vizyonlar görebilir ve biri aklında bir şeyi düşünerek ona geldiğinde o düşünce anında gözünün önünde canlanır. Her ikisi de çalışarak ve çaba göstererek yeteneklerini geliştirebilir, görünmeyen dünyadan görünene yansıyan her şey onları bu diyardan haberdar edebilir. Söz konusu yansıma uyku esnasında olur ise ‘gerçek rüya’, uyanık bir durumda gerçekleşir ise ‘ilham’ olarak adlandırılır.
Ah Derviş! Var olan her bir zerre (monad) bu ışığın özniteliğinin bir görünüşü olsa bile, özellikle iki tezahür göze batar, büyük ve küçük insan. Büyük insan kuvvetin, küçük insan ise bilginin tezahürüdür. Başka bir deyişle Katmanlar, Yıldızlar, Elementler kuvvetin tezahürüdür, Mükemmel İnsan (İnsan Al-Kamil) ise bilginin. Dolayısıyla bu dünyanın sakinleri kutsal kubbenin emirlerine göre olamazlar.
Ah Derviş! Kutsal kubbe, Korunmuş Tablo, kutsal Kitaptır. Kutsal Kitap’ta yazılan herşey Tanrı’nın niyetidir: burada sadece Kitap’ta yazan tezahürünü bulur.
*
Benzerlik
Ah Derviş! Evrenin ruhu olan tek bir ışığın olduğunu öğrendikten sonra bil ki şeylerin arasındaki ayırım, şekle ve niteliğe bağlıdır. Bu eşsiz ışığın sayısız öznitelikleri, dolayısıyla özniteliklerini görünür kılan sayısız tezahürleri vardır. Işık kendini her biri bir özniteliğin tezahürü olan binlerce farklı hal ile gösterir. Bu şekle her zaman bu öznitelikler eşlik eder ve tersi. Bu şekillerin arasında insandan daha mükemmel bir şey yoktur. Bundan dolayı bu şekil özel bir öznitelik, özniteliklerin en mükemmeli ile değer bulur: Konuşma. Bu olgu insanoğlunun hayvanlardan bu şekil (insan vücudu) ve bu nitelik (konuşma) ile ayrıştırıldığını açıklar. Akrabalarından bilgi, etik ve mükemmelliğe erişme yetisinden ayrılır.
Tüm zerrelerin ışığının özniteliklerinin tezahürleri olduğunu şimdi bildiğine göre birisi ‘Geçmişte, şimdi ve gelecekte var olan, olacak olanlar biziz’ dediğinde gerçeği söylediğini bilirsin. Ve biri ‘Geçmişte, şimdi ve gelecekte var olan, olacak olanlar bizler değiliz’ dediğinde de onun da doğru olduğunu bilirsin.
Ayrıca bu eşsiz ışığın ne başlangıcı ne de sonu ve tüm bu zerrelerin bu ışığın öznitelikleri olduğunu öğrendiğine göre, bu dünyaya gelen her bir varlığın bir isim ile karakterize edilen belli bir nitelik ile bezendiğini bilirsin. Ve bu varlık dünyayı terk ettiğinde, aynı özniteliği aynı isim ile taşıyan başka bir varlığın onun yerine geçtiğini de bilirsin. Bu olgu analojiden (tanasob) kaynaklanır, ruhun başka bir bedene geçmesinden değil (tanasobk). Binlerce kez, denizden aldığın suyu geri dökersen analojiye göre, gerçeğe göre değil, her seferinde aynı suyu alırsın.’
***
Bir yanıt yazın