Skip to main content

Organon (Araçlarımız)

Alet çantası anlamına gelen Organon’da çalışmalarımızda başvurduğumuz yaklaşım & yöntemleri bulabilirsiniz. Alfabetik sırayla:

Arketipler Sanatı

Yaşamımızın kritik anlarında, tarihsel döngülerde ipe dizilmiş boncukları andıran kelimelerden oluşan öyküler kesintisiz bir doku ile aniden karşımıza çıkıp bize tanrı, kahraman, mucize, korku, büyük tehdit ve dramatik değişikliklerden bahsederler. Bu öyküler insan ruhunun derinliğinden, evrensel yasalara dair deneyimlerimizin de geldiği o arketipsel kaynağından gelip hikaye anlatıcılığına başvurarak alegori, mit ve efsaneler yoluyla yaşamımıza özgü tasarımı anlatırlar.

Söz konusu arketipsel öyküler insanlık tarihinin savaşlarla dolu karanlık gecesine ışık tutan birer deniz feneri gibiydi. Onlar taş devrinden, bronz çağına, demir çağından klasik döneme kadar her dönüşümün getirdiği muazzam ıstırap ve acıya eşlik etmiş olup bugün hala eşsiz bir değere sahiptirler. Elbette bu hikayeler harfiyen anlaşılmamalıdır. Yine de üstlendikleri yaşam pusulası rolünde bizlerin ihtiyacını giderip şaşırtıcı değişikliklerin ortasında hakikati, insani değer ve şefkatimize nasıl sahip çıkabileceğimizi öğretirler.

Arketipsel hikayelerin yanı sıra Tarot gibi arketipsel sembollere de başvururuz. M.Ö. İskenderiye döneminde yaşayan ve ‘Doğu Biraderler’ kardeşliğinin öncüleri sayılan bir grup filozof-doktor tarafından geliştirilen, insan davranışlarını betimleyen 300 terapötik şablondan oluşan tarot dizisinde yer alan arketiplerin sayısı Rönesans döneminde 50’ye, sonrasında bildiğimiz 22 majör arkanaya düşürülmüştür. Gemistus Plethon tarafından İtalya’da tanıtılan, altın levhalar üzerine çizilen ilk tarot dizisi daha sonra kendine özgü amaçlara sahip ‘Visconti’, ‘Mantegna’, ‘Sola Busca’ gibi farklı desteler halinde ortaya çıkmıştır. Tarihin ilerleyen zamanlarında tarot arketipleri bazı usta kart yapımcıları tarafından Fransa-Marsilya’da standart hale getirilmiştir. Bununla birlikte öz-keşfe, zihin-beden-ruh üçlüsünün dönüşümüne (‘Scola Hermetica’ programımızda biz bu yöntemi ‘hermetizm’e atfediyoruz) hizmet eden tarot bilgeliği kişisel gelişimin ötesine – toplumsal gelişime de – hizmet eder olmuştu.

Hygeia olarak Klasik Yunan ve Roma döneminin kültürel mirasına ait olan mitolojik hikayeleri ve tarot arketipleri paha biçilmez bir değer olarak görüyoruz. Sayelerinde içinde bulunduğumuz belirsizliklerle yüklü bu zamanları daha iyi anlayabiliyoruz.

Arketipler hakkında yazılarımız:

Arketip Nedir?
Arketip Eğitimine Neden Katılmalıyım?


Beslenme

Son 100 yılda gıdamız önemli ölçüde değişmiştir. Bizlere giderek artan ultra işlenmiş gıdaların ‘çeşitliliği’ sunuluyor ve bizler ürün ile tatlar açısından birçok seçeneğe sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Gerçek şu ki, katkı maddeleri, genetiği değiştirilmiş gıdalar, vb. kronik hastalıklara temel atıyor.

Amacımız Fonksiyonel Tıp yaklaşımından yola çıkarak insanlara ‘beslenme – iyi yaşam’ ilişkisini sorgulatmak ve temiz beslenmeye teşvik eden öğretici bir rehber sunmaktır.

Tüm bunların yanı sıra yeme alışkanlıklarımız bize hayatla olan bağımızı, büyük resmi gösterir. Beslenme şeklimiz sirkadiyen sistemimizin doğayla nasıl uyumsuz hale geldiğini, vücudumuzun bizimle nasıl konuştuğunu, nasıl ilişkiler kurduğumuzu, bize atalarımızdan miras olarak nelerin verildiğini ve çok daha fazlasını yansıtır. Beslenme şeklimiz içsel olanın dış dünyadaki tezahürüdür.


Felsefe

Bizim için antik felsefe etik bir yaşam biçimidir. Sunduğu yöntemlerle tekrarlanan deneyim ve denemeler yoluyla bilgi edinir, anlayışımızı geliştirir, kısaca içinde yaşadığımız dünyayı öğrenmeye çalışırız. Bilgiyi kalıplaştırmayıp değişime açık olur, gelişmeye devam ederiz. Sadece tek bir öğretiye bağlı kalmayıp birçok kaynaktan besleniriz. Bu yüzden eklektik (çok yönlü) bir yaklaşım sergileriz.

Kendimizi çevremize polen dağıtarak doğayı döllendiren, kendi sentezimizi simgeleyen balı üreten ‘arılar’ gibi görürüz. Bizler hakikat(ler), barış ve uyumun aşığıyız. Aynı zamanda karşılaştığımız sorunları görür, kişisel ve toplumsal düzeyde uygulanabilir çözümler üretmeye çalışırız. ‘Kendini geliştirmenin’ rahatlığından çıkmamız, çaba aynı zamanda keyifle dolu bir yolculukta toplumsal gelişime yatırım yapmamız gerektiğine inanırız.


Koçluk

“Bir Şifacı Kadın Şaman’ın Duası” (Sheree Bliss Tilsley) her bireyin içsel kaynaklarına olan inancımızı çok güzel bir şekilde yansıtıyor:

Seni kurtarmayacağım, çünkü sen güçsüz değilsin.
Seni tamir etmeyeceğim, çünkü sen kırılmadın.
Seni iyileştirmeyeceğim, çünkü senin bütünlüğünü görüyorum.
Işığını hatırlayana kadar, karanlıkta seninle yürüyeceğim.

Yaşam planınızı deneyimlemek için bu kaynaklara yeniden bağlanmanızı desteklemek için buradayız.


Mitoloji

Tarihimizin kritik anlarında dantel gibi ince işlenen engin bir hikayeler koleksiyonu ansızın karşımıza çıkar. Tanrı ve kahramanları, mucizevi ve dehşet verici olayları, büyük tehdit ve dramatik değişiklikleri anlatan bu hikayeler insan ruhunun derinliklerinde olan başlıca, arketipsel kaynağından akar. Aynı kaynaktan deneyimlediğimiz evrensel yasalar akar. Bu öyküler alegori, mit ve efsaneler aracılığıyla hikaye anlatımına başvurarak yaşamın planını açıklar.

Söz konusu hikayeler, insanlık tarihinin karanlık ve savaşla dolu gecesinde birer deniz fener gibiydi. Taş devrinden, tunç çağına, demir çağından klasik döneme kadar her dönüşümün getirdiği muazzam acıya eşlik edip bugüne kadar değerini yitirmediler. Anlatılanlar tabii ki harfiyen anlaşılmamalıdır. Yine de bu öyküler çok ihtiyaç duyulan bir yaşam pusulası gibidir. Şaşırtıcı değişikliklerin ortasında bize nasıl insan ve şefkatli kalacağımızı öğreterek, gerçeğin tanınabilir bir niteliğini paylaşırlar.

Hygeia’da bu mitolojik hikayeleri kutluyoruz. Onlar, kendi belirsiz zamanımızı daha iyi anlayabilmek için antik Yunan ve Roma dönemlerinden bize miras kalmıştır. Değerli içgörülerle bize ilham vermeye, her şey kaybolmuş gibi göründüğünde insanlık için umut beslemeye, bizi şu anda karşı karşıya olduğumuz zorlukların onurlu ve etik bir şekilde üstesinden gelmemiz için birlikte motive etmeye devam ederler.


Yaratıcı Drama

Yaratıcı Drama tiyatro ile aynı şey DEĞİLdir. Bu nedenle tiyatro veya sahneye ihtiyaç duyulmaz, her yerde yapılabilir. Yaratıcı drama, katılımcıların bir kolaylaştırıcı tarafından gerçek ve hayali deneyimleri hayal etmeleri, canlandırmaları ve yansıtmaları için yönlendirildiği, disiplinler arası, doğaçlamayı esas alan, seyircisi olmayan, süreç odaklı (!) bir drama biçimidir.

Yaratıcı drama atölyeleri sistematik bir şekilde inşa edilir. Isınma/Hazırlık, Canlandırma ve Değerlendirme gibi aşamalardan oluşur. Tüm aşamaların atölyenin amacına hizmet etmesi ve bir bütün oluşturma özelliği taşıması önemlidir.

Yaratıcı drama, ruh zihin ve bedene aynı anda hitap edip bütüncül bir öğrenmeyi destekleyebilecek özelliklere sahiptir. Burada öğrenme deneyimsel hale getirilir.

 

TÜM HAKLAR SAKLIDIR VIA HYGEIA 2022