‘Kutsal Metinler, bilgeliğin Kutsal Güç’ün nefesi olduğunu söyler. Yüce’nin ışını ve nefesi. Ayrıca şunu ifade eder: Tanrı herşeyi bilgeliğiyle yaptı. Bunu aşağıdaki gibi anlamak mümkün: Bilgelik, Kutsal Güç’ün dışarıya akan Sözü, Erdemi, Bilgisi ve Kutsallığıdır. O, sonsuz ve araştırılamaz olan Birliğin Konusu ve Benzerliğidir. İçinde Kutsal Ruh’un işlediği, şekillendirdiği ve biçimlendirdiği bir Maddedir. O, Kutsal anlayışı Bilgelikte şekillendirir ve biçimlendirir: Bilgelik pasif (alıcı), Tanrı’nın tini ise aktif olan veya onun içindeki hayattır. Beden’in içindeki ruh gibi.
Bilgelik, Kutsal Doğa’nın yüce Gizemi’dir. İçinde Güçler, Renkler ve Erdemler tezahür eder. Gücün çeşitliliği ve erdemi onun içindedir. O, Kutsal anlayıştır. Bu da Birliğin tezahür ettiği Kutsal vizyondur (veya derin düşünce).
O, içinde herşeyin yaşadığı gerçek Kutsal Kaos’tur. Meleklerin ve ruhların İdeaları (şekil ve imgeler), Sonsuzluk’tan Kutsal Arketip ve benzerlik olarak görülen Kutsal bir Hayalgücüdür. Bu arketipler henüz birer varlık değil de birer yansımadır. Aynı bir insan aynada yüzünü bakar gibi. Böylece meleklere ve insanlara özgü İdea bilgelikten dışarıya doğru akar ve bir Imge olarak şekillenir. Hz. Musa’nın dediği gibi, “Tanrı İnsan’ı Suretinde yarattı”: bedeni yarattı ve içine Kutsal Tezahürün tüm Üç ilkesinden Kutsal Akıntının, Kutsal Bilginin nefesini üfledi.’
Bir yanıt yazın