Bibliyoterapi
Evrensel Anahtar ve İnsan Bedeninin Üst Uzuvları – Georges Yves Marie FLOC’H
‘Gloire au travail’,
illustration by Jean Beauchard.
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
İnsan fizyolojisi Evren’deki ruhsal ilke ve yasaları ifade eder. İncelendiğinde insanın evrendeki yaşam nedenini ortaya çıkartır. İnsanın her bir organı bazı yasaları tezahür eder.
Üst uzuvların konumlarını incelediğimizde üst karnının her bir yanına, başa yakın bir şekilde yerleştirildiklerini görürüz. Sayıları iki olup her biri üç parçadan oluşur: Kol, kolun ön kısmı ve el. Bu parçaların her biri diğerlerinden bağımsız hareket edebilir. Her uzuv bir kemikten yapılan kol, iki kemikten yapılan kolun ön kısmı ve beş kemikli bir gruptan yapılan elden oluşur. Bütünün hareketliliğini kaslar sağlar.
Evrensel anahtarın çapı gibi bedeni iki eşit parçaya bölen, dikey bir düzleme doğru oluşan bir simetriyi fark ederiz. Onlar sağ ve sol koldur. Bu iki uzuv, insan vücudunun simetri merkezi olan burun deliğinden geçen yatay bir düzlemle simetriktir. Bunlar alt uzuvlardır.
Yana açılan kollar bir üçgenin tabanını oluştururlar, bu üçgenin tepe noktası baştır. Yana açılan alt ve üst uzuvları bir kareye sarabilirsin, insanın bedeni bir çembere alınabilir.
Hepsi insan bedeninin, şekil ve sayı yasasının ifadesinin simetrisini gösterir. Üst uzuvlar başa yakın yerleştirilmiş olup görevleri onu saldırılara karşı korumak ve tine en yakın olan kozmik şekle hizmet etmektir. Gerçekte baş duyuların tüm organlarının buluştuğu merkez olup tine evrenden bahseder ve fikri şekle aktarır. Bunun yanı sıra baş organların uzuvlarına erişip beslenme, nefes alma gibi fonksiyonların devamlılığını sağlar… Üst uzuvlar bir şekilde merkezi alana doğru esnetip duyumsamaya şekle ilişkin kusursuz bir bilgi verir veya fikri temel alarak maddeyi şekillendirir.
Onlar beyne göre daha dayanıklı bir doğaya sahip olup daha alta yerleştirilmelidir. Ve daha geniş bir alanı kapsayabilmeleri için dikey simetrik düzlemin yanına itilmektedirler. Onlar üç parçadan oluşup bir çember oluştururlar; her bir parça karnın genişliği ile orantılı olup böylece uzunlukları eşittir. Bu şekilde her bir parça bu çemberin çizgisinin uzunluğuna sahiptir. Söz konusu çember bu şekilde tarif edilmektedir: göğüsün genişliği, ön kollar ve iki el. Üst uzuvlar ikili yasayı ifade eder. Soldaki sevgi, sağdaki ise bilgelikle eş duyumludur. Evrensel akım sol uzuvdan nüfuz edip sağdakinden çıkmalıdır. Onlar aynı zamanda üçlü yasayı da ifade ederler, çünkü her biri üç parçadan oluşur. Bunun dışında baş Hayal Gücünü, sağ el İradeyi, sol el ise Gücü veya Düşünceyi, Konuşmayı ve Afirmasyonu temsil eder.
Kol, birliğin sembolü olarak bir kemikten oluşur; kolun ön kısmı ikiliğin sembolleri olarak iki kemikten; el ise İnsanın, Varlığın numarası olan beş kemikten. İnsanı aynı zamanda pentagram ile kavramak mümkündür.
Üst uzuvlar çift değişimi ortaya koyar: Evrenin doğasını ortaya çıkartan tine ve tinin evrene emrini aktarımı. Uzuvları döngülerle kıyasladığında Uranus ile eş duyumlular.
El Hayal Gücü için geri beslemede bulunur. İnsanın maddeyi yönetebilmesi için üzerinden gelmesi gereken güçler aracılığıyla evrene gösterilen direnci algılayabilmemizi sağlayan eldir gerçekte. Tersi de söz konusu olup tin bu bilgiye sahip olup fikri şekle dönüştürür ve böylece özü maddede ifade eder.
Elin beş parmağı vardır çünkü beş numarası Konuşmayla eş duyumludur: El gerçekten madde için Konuşmadır.
On parmağa sahip olan üst uzuvlar Birliğin (1) Boşluğun (0) üzerindeki egemenliği sembolize eder. Ayrıca her bir parmak üç parmak kemiğinden oluşup üçlüğün her daim Evrenle irtibat halinde olduğunu, hem Evrende hem de ebediyetin döngüsünde var olduğunu gösterir. Bu aynı zamanda Evrenle ilgili kesin bir bilgiye sahip olmak isteyen insanın kendi içindeki üçlüğü kurması gerektiğinin bir göstergesidir.
Kolun ön kısmı İradeyle eş duyumludur. Gücü sembolize eden kolun eylemiyle gerçekleşen hareketi ele aktaran kolun ön kısmıdır. Bu Güç pazı ve üç başlı kas gibi büyük kaslarla tezahür eder.
Bir duyumsama evrendeki bir elin eyleminden doğduğunda kolun ön kısmının sinirleri aracılığıyla beyne, oradan da tine yapılan bir aktarım mevcuttur. Tin anıda arar, karşılaştırmayla devam eder (ikili aktivite), bir kararlılığa varır (üçlü), fikirlerine karşı koyar (ikiliğin ikinci aktivitesi), yeni bir kararlılığa varır (yeni üçlü), iki kararlılığı karşılaştırır (iki ikiliğin aktivitesi), üçüncü bir kararlılığa varır. Bu 0-8 arasındaki sayıları kullanan sayı sistemi tin tarafından beyne, kolların sinirlerine, kolun ön kısmına, ele aktarılır ve bu sayı sistemi el ile evrende sabitleştirilir.
İnsanın üst uzuvlarını inceledikten sonra aşağısı nasılsa yukarısı odur ve yukarısı nasılsa aşağısı odur, Evren ve Ebediyette aynı yasanın, aynı ilkenin geçerli olduğu sonucuna varabiliriz.
Dolayısıyla İnsanoğlu Pan’ı yansıtır. Bu kadar mükemmel bir ifade ister istemez Tanrı ile birleşmelidir.
Georges Floc’h, December 1923.
*
Not:
Uranus döngüsü: Yaratılan Evrenin ruhani yönü, maddi yönünü temsil eden Kozmos’un karşıtı.
Ebediyetin döngüsü (EON): Tanrı’nın Varoluş yönü (Fransızca,’Etre’).
***
Bir yanıt yazın