Bibliyoterapi
‘Aziz Christopher’in Efsanesi’ Hakkında
Christophoros in Frankenberg’s’ Via Veterum’.
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
Bir önceki bloğumuzda 2017 yılında yayınlamış olduğumuz bir yazıyı tekrar gözden geçirip güncelledik. Yazının konusu Aziz Christopher ve efsanesinin Orfik kökeni. Hıristiyanlıkta yer alan pek çok popüler aziz ve kutsal arketip gibi Aziz Christopher efsanesi de kadim zamanlarda toplumsal bir role sahipti. Ve diğer birçok arketip gibi Aziz Chirstopher de yükselişe geçen yeni bir egemen kültürünün, Hıristiyanlığın yönergelerine dahil edildi, hikayesi yeni düzene göre uyarlandı. Bu şekilde kayıplara karışmaktan kurtuldu.
Aziz Christopher’in efsanesi kadim mitolojinin ‘kaplana binmek’ eylemi için iyi bir örnek olup bütünlüğünü korumak adına içinde bulunduğu kültürde ‘saklanmak’ (tam anlamıyla ‘yer altında saklanmak’) anlamına gelir. Hıristiyanlığın ‘azizleri’, egemen ve baskın olan bir kültürün mevcut kültürleri ‘sindiren’ bu sürecin canlı tanıklarıdır. Bu, genellikle ‘sindirim sonrası’ evreleri aracılığıyla bildiğimiz birçok sembol için de geçerlidir. Örneğin pelikan arketipi ağırlıklı olarak İsa-Mesih’i çağrıştıran bir sembol olarak bilinmektedir.
Hıristiyan cemaatleri için Aziz Christopher yolcuların bekçisi olup kendisine kazasız belasız bir yolculuk için dua edilir. Roma Katoliklerin hiyerarşisi ‘aleni’ var oluşu Orta Çağı’nın sonlarında ortaya çıkan Aziz Christopher hakkında bir fikir birliğine varmaz. Christopher, Yunanca Χριστόφορος (Christóforos) adından türetilen ve Avrupa çapında kullanılan bir ismin İngilizce versiyonudur. İsmin bileşenleri Χριστός (Christós), “Christ (ç.n. İsa-Mesih” veya “yağlanmış”, ve φέρειν (férein), “taşımak”tır: “İsa’yı taşıyan”. Bu, kültürlerin iç içe geçmiş halini gösterir. Yunanca kökeni bize kadim zamanları, özellikle Orfik gizemlerini hatırlatır. Efsaneye göre Christopher ‘titan’ Offerus’a sonradan verilen bir isimdir. Offerus ise Orpheus’a, ‘Yunan İsa’ya benzer’ arketipe işaret etmektedir.
Efsanede Offerus hizmet edebileceği, korkusuz olduğundan ona saygı duyabileceği bir usta aramaktadır. Birkaç kralı dener ancak hayal kırıklığına uğrar, sonuç olarak ‘şeytana’ hizmet eder ama görür ki o da daha yüce bir varlık karşısında kormaktadır: İsa-Mesih. Bu kişiyi aramak için yola koyulur ve bir dervişle karşılaşır, derviş de bu ‘İsa’nın dünyanın her bir yanında olduğunu ve insanlara hizmet ederek Offerus’un bu ‘İsa’ya hizmet edeceğini söyler. Derviş Offerus’a yeni bir isim verir: İsa’yı taşıyan Christopher. Yeni görevi nehri geçen insanlara yardım etmektir. Bir gün bir çocuk nehrin diğer kıyısına geçmek ister ve nehri geçen herkeste yaptığı gibi ‘Christopher’ çocuğu omuzlarına alır. Yolun ortasında ‘yolcunun’ oldukça ağırlaştığını hisseder ve ona “Sanki tüm dünyayı taşıyorum’ der ve çocuk ‘İsa’ cevap verir “Evet, yarattığım dünyayı”. Böylece Christopher hizmet ettiği ‘İsa’yı tanır ve eylemlerinden ötürü kutsanır.
Bu, hikayenin özeti olup birçok katmandan oluşan anlamı mitoloji meraklılarını heyecanlandırmak üzere yeterince malzeme içerir. Via Hygeia çatısı altında yürüttüğümüz çalışmaları tanıtırken paylaştığımız gibi ‘felsefeyi hayata uyarladığımız yolun taşlarını ancak birlikte anlam üretirsek döşeyebiliriz‘. Haydi başlayalım:
Offerus hem Orfeus hem de Apollo’ya işaret eder. Onlar güneşin yıllık yörüngesinin sembolleridir. Bu yüzden bazı ‘Christopher’ler bir köpek başı ile tasvir edilmiş olup astrolojik ve yıldız takvimlerde yer alan bazı özel olaylara işaret etmektedir.
‘İsa’, ‘İsa-Mesih’, enkarne olmuş (bedenlenmiş) kozmik sevginin ilkesini – İsa insan alemini Mesih ise kozmik alemi – temsil eder. İsa-Mesih kozmik bir ilkenin enkarnasyonunun aktivasyonu olup, bunun nasıl yapıldığına dair bizlere yol göstermektedir. Yeni insan kozmik ilkeyi hayata geçirmiş olandır ve İsa-Mesih kendi örneğinden yola çıkarak, temel bir eğitim yöntemiyle bize rol model olmaktadır. O bunu yapabiliyor, o halde biz de yapabiliriz. İşte bu Hıristiyanların müjdelediği ‘iyi haber’ olup mitoloji meraklılarının zamansız ‘gerçek’ olarak algıladıklarıdır. Fulcanelli’nin ‘The Mystery of the Cathedrals’ eserinde olduğu gibi simyacılar bu efsanenin ‘altını’ ve ‘(felsefe) taşları(nı)’ çağrıştırdığını dile getirirler. Söz konusu kitapta Fulcanelli Rocamadour-Fransa’da bulunan ve Aziz Christopher’i tasvir eden bir heykelden geri kalan ‘Durandal’ kılıcını (aşağıdaki fotoğraf) tasvir edip Aziz Christopher efsanesindeki simyasal bakış açısının altını çizer.
Nehrin geçişi kendiliğinden anlaşılan, yorum gerektirmeyen bir anlam içermektedir … Yolculukta bölünmüş parçalarımızı bilinçli bir ‘bir olma hali’ne getiren, başka bir deyişle öze veya beslenen kök varlığa geri dönmemizi sağlayan deneyimler yaşarız. ‘Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i geçişi’ de bilinen bir diğer örnek olup bilince doğru giden yolculuğumuzda meydana gelen ‘değişimleri’ ima etmektedir. Yeraltına indiğimizde ise Şaron kayığıyla yeni ölmüş ruhlara Styx ve Acheron nehirlerini aşmaya yardımcı olur. Burada da ‘yukarısı nasılsa aşağısı odur’ ilkesi geçerlidir: Hz. Musa ve yolcuları bilince giden yolculuktadır, Aziz Christopher mücadele eden İnsanlığa, Şaron ise ölmüş ruhlara hizmet halindedir.
Nehrin ortasında yolcunun ağırlaştığını hissetmek aynı zamanda dünyayı taşıyan Atlas’a gönderme yapar. Kalbin açıldığı bir makam vardır. Bu makamda Tanrı’nın hissettiğini (insani boyutta) bizler de HİSSEDERİZ ve bu dayanılmazdır! Dünya üzerindeki tüm duyusal varlıkların acı ve umutlarını taşıyan bu DUYGUYA dayanamayız. Bu duygu bize sınırlarımızı hatırlatır, alçakgönüllü olmamızı sağlar ve böylelikle rolümüzü oynamaya iter, çünkü sadece başkalarıyla ‘ortak babamızın üzüntüsünü hafifletebiliriz’.
‘Titan’ çoktan kaybolmuş olan bir sosyalliğin hatırlatıcısıdır; eskiden (dengesini bulmuş, parçalarını bir bütün haline getirebilmiş) bireyler kendi erdemlerinin ifadesi yoluyla topluma hizmet ederlerdi. Titanlar, Peygamberler, Bilgeler, vb. vardı… Modern toplum tarihi (göçebe topluluklara karşıt olarak) insanları bölüp bir azınlığın çoğunluğu manipüle edebilmesi üzerine kuruludur. Çoğunluk uyanıp gerçek birleştirici gücünün farkına varmadıkça bu düzen sonsuza kadar devam edecektir. Hermetik gelenekte titan kendini gerçekleştirmiş ve erdem(lerin) ifadesiyle istikrar ve bilince doğru gitmek üzere nehri ‘geçen’ insanlığa hizmet etmek üzere tekrar enkarne olmayı seçmiş olan bir ustadır.
Hıristiyanlık ve Müslümanlık’ta ‘Tanrı’ın dostları’ (Allah’a yakın olmak anlamında), Taoizm’in Ölümsüzleri, Budizm’in Lohanları risk dolu ve çatışmalarla dolu çocukluk ve ergenlik döneminden geçerek ‘yetişkinliğe’ doğru gitmek üzere nehri geçmemize yardımcı olan, aramızda dolaşan titanlardır.
***
Bir yanıt yazın