‘Kendini ayrıcalıklı zannedip iyi niyetinin bir nesnesi olarak seçildiğinden emin olan diğer insanların görüşlerinin aksine kanımca ancak Tanrı’ya adak sunmayı reddederek İlahi varlığa layık bir saygı sergilenebilir. O, İlk ve Bir’dir. Diğerlerinden ayrı olup geri kalanları Kendisinin emrinde bilmeliyiz – hiçbiri kurban değildir; O’na hitaben ateş yakmamalı veya hiçbir hassas konuyla ilgili sözler vermemeliyiz. Çünkü ne bizden ne de hiyerarşi anlamında bizden üstün olanlardan bir şey talep eder, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Yeryüzünün gönderdiği veya beslediği, kirliliğin uğramadığı ne bir bitki ne de bir hayvan vardır.
Söz konusu O olunca sadece yüce konuşmayı, burada dudaklardan dökülen kelimeleri kast etmiyorum, ayrıca bir organa ihtiyaç duymayan, sahip olduğumuz en asil becerimizi, zekamızı, seçmeliyiz. Bu ilkeleri temel alarak yüce ve üstün olan Tanrı’ya adak sunma hesapları yapmamalıyız.’
***
Kaynak: Kilise Babası Eusebius , ‘Preparation for the Gospel’ (ç.n. İlahiye Hazırlık) 4.13.
Bir yanıt yazın