Bibliyoterapi
Roberto Calasso-’Athena’nın Gücü Üzerine’
‘Pallas-Athena’, by Gustav Klimt.
*
Çevirmen: Emir. A. Inanç
‘Kendini idare edebilme, nefsine hükmedebilme, eşyaya hâkim olabilme, incelikle fark ederek görebilme, ayık ve bilinçli olarak başı, sonu ve vasıtayı düşünerek karar verebilme, tüm bunlar zihni Athena’dan önce gelen kuvvelerden ayırır ve bize onları kullanırken onların bizi kullanmasından muaf olduğumuz izlenimi verir. Bu aldanma bizi kandırmakta başarılıdır ve kendini çoğu zaman gerçekmiş gibi kabul ettirir. Göz soğur ve sunulan her fırsatı yakalamaya hazır halde gördüğü her şeyi açıklıkla görür. Gözün 360 derece kapsayıcı görüşüne rağmen bir kara nokta mevcuttur ki göz onu göremez: gözün kendisi. Göz görürken kendisini göremez. Kendisini, hükmettiğini iddia ettiği kuvveler gibi, bir kuvve olarak takdir edemez. Dünyaya bakan soğuk göz baktığı dünyayı en az Aegis’in Phrygia’dan Libya’ya kadar dünyanın büyük bir kısmını çoraklaştırıp büzüştüren ateşli nefesi kadar değiştirir.
Athena gözün kendisini görmesine yardım eden güçtür. O koruduklarıyla öylesine samimi bir ilişkiye sahiptir ki onların zihinlerine* temelden yerleşir ve zihnin gönlüyle irtibat kurar. Ajax’ın babası bu hale saygıyla şöyle der: ‘Savaşta kazanmak için çarpış, ancak bir tanrıyla beraber kazanmak için’. Ajax’sa babasına şöyle cevap verir: ‘Baba, yanında bir tanrıyla çarpışan bir hiç olsa bile kazanır; ancak ben eminim ki ben bir tanrının yardımı olmaksızın da zaferi elde edebilirim.’ Böylece Athena müdahil olur ve Ajax’ın zihnini yağmalamayı seveceği bir şehir gibi mahveder. İnce görüş, çabuk bir zihin ve beceriklilik gibi hediyelerini kullanırken bunların onun yadigârı olduğunu unutanlara karşı Athena acımasızdır. İşte toy, küstah Ajax ve Odysseys arasındaki fark burada açıkça belirir. Odysseus için Athena’nın varlığı kesintisiz ve karşılıklı mahrem bir sohbet içerisinde olmaktır. Odyssesus Athena’yı baktığında bulur: balıkçılın nağmesinde, bir sesin halilemsi** tınısında, bir kirişe konmuş kırlangıcın kanatlarında ve daha birçok tecellisinde, zira Odysseus Athena’ya bir vakit şöyle demiştir: ‘Her meşrepten insanı taklit edersin.’ Böylece bilir ki Athena’yı her yerde görebilir ve onu görmek için onun göz kamaştırarak tezahür etmesine ihtiyacı yoktur. Athena eski bir dost olabildiği gibi bir dilenci de olabilir. O’nun huzurunda olmak korur ve gözetir.
Athena*** ve onun tüm kalbiyle sevdiği ‘erkek’ arasındaki ilişki çağlar boyunca bir yanlış anlaşmayla bağdaşmıştır. Athena her türlü hükümdarın zulmünden kaçabilmeleri için insanlara ihtiyaç duydukları silahları vermiştir ve Athena Zeus’un kafasından sudur ettiğinde Zeus’un tiz çığlığını ve acı acı bağırmasını yerin ve göğün üzerinde duyan herkes tir tir titremiş, yeni doğan bu genç kızı yeni düşmanları bilmişlerdir. Lakin Athena insanlara silahları kendinden kurtulabilmeleri için vermez. İnsanların kibirle kendi iradelerini methettiği, abes iddialara ve onulmaz niyetlere daldığı her an Athena gücenir. O’nun cezası çok sürmeden gelir ve ibretliktir. Bugün onun bilincine varmayanlar Ajax gibi küstah kahramanlar değil, Ajax’ın nefret ettiği birer hiç olan sayısız kimseciklerdir. Mağrur ve kör, yürüdükçe bastıkları yeri kirletenler işte bu kimseciklerdir. Onlar kirletirken Odysseus’un manevi varisleri de Athena’yla sohbetlerini sükûnet içinde sürdürmektedir. ‘
Notlar:
*‘Mind’ ifadesini hem gönül hem zihin olarak çevirdim. Bilincin ön planda dış dünyayla ilişkili olduğu yerde ‘mind’ ifadesini zihin olarak aktardım. Bilincin ikamet ettiği, beslendiği ve mümkün kılındığı yerde ‘mind’ ifadesini gönül olarak aktardım. Metinde ‘mind of the mind’ ifadesini bu sebeple zihnin gönlü olarak aktardım.
**Halile metalik bir çalgıdır. Bateriler de ince, içeriden göçük, oval bir çalgıdır. Vurulduğunda titreşerek ses çıkarır.
***Athena’dan bahsedilirken özne dişi niteliklidir.
Bir yanıt yazın