Görsel: Hermes Trismegistus, Siena Katedrali’ndeki yer mozaiği.
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
‘Tapınaktan ayrılırken, Tanrı’ya dua edip Güneye dönmeye başladılar (gün batımında Tanrı’ya haykırışını duyurmak isteyen kişi bakışlarını o yöne çevirmeli, aynı şekilde güneşin doğuşunda Doğu dedikleri yöne yönlendirmelidir). Asklepius sessiz bir edayla sorusunu dillendirdiğinde halihazırda dua ediyorlardı: “Tat, biz Tanrı’ya dua ederken babanın onlara tütsü ve baharat eklemelerini söylemesini önermeli miyiz?”
Trismegistus bunu duyduğunda rahatsız oldu ve şöyle cevap verdi: “Kötü bir alâmet, Asklepius, çok kötü. Tütsü ve benzeri şeyleri yakmak Tanrı’ya, kutsal olana saygısızlığın tokatı gibidir. Çünkü o, her şeyi barındıranı ya da her şeyin barındırdığı kişiden başka bir şey istemez. Bunun yerine şükrederek O’na dua etmemize izin verelim, çünkü Tanrı için en iyi tütsü, ölümlü minnettarlıktır.’
‘Yalnızca kendisinin bize bahşettiği lütufla elde ettiğimiz bilginin ışığı için Sana, yüce ve en yüce Tanrı’ya şükrediyoruz. Şereflendirilmesi gereken kutsal isim, atalarımızın inancıyla kutsanmış olan Tanrı, bize bir babanın tüm sadakatini, hürmetini ve sevgisini, bunun yanı sıra herhangi bir güçten daha tatlı olan bilinci, aklı ve anlayışı armağan etmeye lütfettin:
Seni tanıyabileceğimiz bilinç;
Seni sönük varsayımlarımızda arayabileceğimiz akıl;
Seni tanıyor olmaktan zevk alabileceğimiz bilgi (ç.n. bu noktada ‘tecrübe’ kelimesini kullanmayı yeğlerim) .
Ve gücünle kurtulan bizler, kendini bize tamamen gösterdiğin için gerçekten seviniyoruz. Bedenimize bağlıyken bile bizi sonsuza dek tanrı yapmaya tenezzül ettiğin için seviniyoruz. Çünkü bu, insanlığın şükredebileceği tek yoldur: Görkeminin bilgisi.
Seni tanıdık, aklın algıladığı muazzam ışığı.
Seni anladık, hayatın gerçek hayatını, gelecek olan her şeye hamile olan rahmi.
Seni tanıdık, gelmekte olan her şeyi noksansız, mükemmel bir şekilde ebediyen sürdürülebilir kılan varlığını.
Bu dua ile iyiliğinin iyiliğine ibadet ederek, sadece Seni bilme haline olan sevgimizde ısrar etmemizi, böyle bir hayattan asla kopmamamızı diliyoruz. Böylesi umutlarla, hiçbir canlı içermeyen saf bir yemeğe yöneliyoruz.’
Brian Copenhaver’ın Cambridge University Press 1992 baskısında yer alan “Asklepius”un kapanış duasıdır.
Bir yanıt yazın