Skip to main content
Bibliyoterapi

Emir Abd El-Kader -Allah’ın Aynası

Ange Tissier,

portrait of Emir Abd El-Kader,

paintings in the collections

of the Musée d’Art et d’Industrie in Roubaix‎, France.

*

 

Türkçe çeviri: Emir Abdukadir İnanç.

Allah’ın Aynası, Mevakıf 194, Şeyh Emir Abdülkadir el Cezayiri

Ayna ona denir ki özünü ve cevherini yaratılmış bir alemin suretinde görmeyi arzulayan Allah kendini onda onunla seyreder. O Hakikat-i Muhammedi içinde öyle tecelli etti ki orada tüm eşya ve varlığın suretini ilmine göre taayyün etti. Böylece zahir olan görüntüler aracılığıyla ayrışmadan ve çoklukta kaybolmadan Kendine bir ayna suretinde mazhar oldu. Zira aynada görünen görüntü, O’nun hakikatini teşkil etmeden, ona Bakandan başkasınınki değildir. O Kendi suretini bu aynada seyrettiğinde, ki orada gördüğü hakikatte O’nun Zatı, ya da ilk taayyün olarak Hakikat-i Muhammedi, ya da ayrışma dünyasında tüm eşya, cisim ve canlıların hakikatidir (hadrat el-tafsil); böylelikle O’nun Suretinin tecellisine mazhar olan her şey O’na görünür. Kendi Suretine baktığında Kendini orada tüm kusurdan müstağni olarak, yani kainatında bilgisiyle tecelli etmiş tüm eşyayı onların içinde cisimleşmeden (hulûl) veya onlarla ortak olmadan (ittihat) görür. Varoluşun süsüyle güzelleştirdiği tüm bu eşyaya döner ve derk ki: Kün (OL) ve onlar da kendileri tarafından değil ancak O’nun hususunda* var olurlar. Hakikatte O sadece Kendine Kendi vasıtasıyla seslenmiştir.

*Çevirmen notu: İfade edilmek istenen O’nda O’nunla ama O değil gibi kompleks bir anlamdır. Husus kelimesini içimden geldiği gibi kullandım ve O’nun eşleğinde O’nun özelinde gibi anlamlar içermesine niyet ettim. Kubbealtı Lugatı’na ya da Nişanyan Sözlüğe baktığımda, gündelik anlamı bir kenara konulduğunda, husus kelimesinin bu niyetime uygun düşebileceğini gördüm. Ayrıca gündelik kelimelerin anlamını bu şekilde azıcık esnetmenin beyin sağlığımıza da iyi gelebileceğini düşünüyorum 😊

*

Le Miroir De Dieu, Halte 294, Emir Abd El-Kader
Ainsi est-il appelé parce que Dieu S’est contemplé en lui, désirant voir Sa propre Essence sous la forme d’un être (litt : monde, kawn, kevn) synthétique. Aussi Se manifesta-t-Il dans la Réalité Muhammadienne, dans laquelle Il détermina la « forme » de tous les êtres que Sa Science les contenait. C’est ainsi qu’Il Se tint lieu à Lui-même de miroir, sous une forme différente [de Lui-même sous le rapport des apparences] mais sans séparation, ni multiplicité [entamant son Unité] : car l’image que renvoie le miroir n’est autre que celle de celui qui s’y mire ; sans pour autant en constituer la réalité. Lorsque Die eut contemplé ce miroir, qui n’était en réalité que Sa propre Personne, ou la réalité Muhammadienne en tant que première création, ou la Réalité des êtres dans le monde de la séparation (Hadrat-al tafçil) ; tout ce que « contenait » la Forme divine Lui apparut. Dieu la regarda donc et Il S’y vit exempt de tout imperfection (Tahir), ainsi l’ensemble des [objets de] Sa connaissance, sans fusion (hulul) ni union (ittihad). S’adressant à ces [objets] (qu’Il avait au préalable vêtus de la parure de l’existence). Il leur dit : « Soyez » (kun) si bien qu’ils furent, non par eux-mêmes, [mais en Lui]. Mais en réalité, Il ne S’adressa qu’à Lui-même, par Lui-même.

***

Kaynak: Allah’ın Aynası, Mevakıf 194, Şeyh Emir Abdülkadir el Cezayiri. Le Livre Des Haltes, Emir Abdelkader, tr. A. Penot, Dervy Livres.
Emir Abd El-Kader -Allah’ın Aynası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

TÜM HAKLAR SAKLIDIR VIA HYGEIA 2022