Bibliyoterapi
Abd al-Razzāq al-Kāshānī – 7 Uyuyanlar Hakkında
“Mağara Yoldaşları”nın Arapça dilinde kaleme alınan hikayesi (Qissat Ahl el-Kahaf), M.S. 1494, kaynağı bilinmiyor. Almanya-Berlin şehrindeki Neues Museum müzesinde 18 Nisan – 18 Ağustos 2019 ayları arasında gerçekleştirilen “Cinderella, Sindbad & Sinuhe, Arab-German Storytelling Traditions” sergisi kapsamında teşhir edilmiştir. Bulunduğu yer: Staatsbibliothek zu Berlin, Preußischer Kulturbesitz, Orientabteilung, Sprenger 1193.
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
‘… başka bir paragrafta Kashani, farklı bakış açıları içeren ve öz için kullanılan dört farklı kavrama yönelik kendi anlayışını açıklıyor: Ruh, nefs, akıl ve göğüs. Yukarıdaki paragrafta ifade edildiği gibi insanoğlunun mükemmele doğru gelişmesi, ruhani dünyaya bağlıdır. Zarar ve yanlış yönlendirme ise nefsin sınırlarından ötürü meydana gelir. Kashani, bir sonraki ayeti yorumluyor: ‘Baksaydın, güneşin mağaralarının sağ tarafından doğup meylettiğini, sol tarafından onlara dokunmadan battığını, onların da mağaranın genişçe bir yerinde bulunduğunu görürdün.’ (Kehf 18:17). Bu ayet Efes’teki “7 Uyuyanlar” hikayesinde karşımıza çıkar, Kuran onları ‘Mağara Yoldaşları’ olarak adlandırır. Kashani’ye göre “7 Uyuyanlar”, insanoğlunda bulunan yedi ruhani gerçekliğe işaret eder: Ruh (ruh), kalb (qalb), teorik akıl (al aql al-nazari), pratik akıl (al aql al-amali), yansıtma (fikr), en derin sır (sirr) ve en saklanmış olan (akhfa). İçinde uyudukları ‘mağara’ ise bedendir:
‘– Güneşi, bedenselliğin sargılarından kurtularak yükselmiş olan ruhu görmüş olabilirsin. Sonra o kendi ufuğundan tezahür etti. Sevgisiyle ‘mağaradan’, bedenden, sağa, Kutsallığın dünyasının yer aldığı yöne doğru eğildi ve döndü. Bu, seven şevkatin çalışmalarının yönüdür: İyi eylemler, erdemler, güzel çalışmalar, itaat fiilleri. Bu, seven türlerin yoludur, çünkü onlar ‘Sağın Yoldaşları’dır. Güneş battığında, yani ruh bedene çöktüğünde ve onun tarafından örtüldüğünde, ruh bedenin karanlığı ve küfleri tarafından gizlendi. Mağara Yoldaşları’nın bağlantısızlığı ve dağılması, ruhun ışığının kaybolmasına neden oldu, çünkü onlar solda, ruhun yönündedir. Burası kötü emellerin yoludur. Böylece yoldaşlar itaatsizlik fiilleri, kötü eylemler, kötülükler, çirkin ahlaki vasıflar ve dinsizlerin yolu, ‘Solun Yoldaşları’, tarafından yutuldu. Onlar mağaranın geniş fissüründeyken, ruhun ve Doğa’nın durağı olan bedenin geniş oyun alanındaydı. Çünkü bedende, ruhun ışığının onlara ulaşmadığı, ferah bir alan vardır.
Bilmelisin ki ruha dönük olan kalbin yüzü, ruhun ışığı tarafından aydınlatılır ve ‘akıl’ ile adlandırılır. İyiyi teşvik eder ve meleklerin ilhamlarının ulaşabildiği yerdir. Nefse dönük olan kalbin yüzü, özelliklerinin karanlığından ötürü karanlıktır. O, ‘göğüs’ olarak adlandırılır. Burası Şeytan’ın’ insanların göğüslerine vesvese’ verdiği yerdir (Nas,114:5).
Ruh hareket ettiğinde ve kalb ruhun yönüne döndüğünde, kalb aydınlanır ve mükemmelliğe doğru gelişmeyi teşvik eden ve özlem yaratan entellektüel yetisi sayesinde güçlenir. Bundan dolayı iyiyi ve itaatı teşvik eder. Nefs hareket halinde ve kalb nefsin yönüne döndü ise, kararır ve ruhun ışığı tarafından örtülür. Akıl kararır ve kötülük ile itaatsizlik teşvik edilir. Bu durumlarda melek ilham ile, şeytan ise vesvese ile erişim arar.’
*
***
Bir yanıt yazın