Skip to main content
Bibliyoterapi

Ralph Harris Houston’dan Küçük Bir Seçki – Birinci Bölüm

Çeviri: Nalan Özkan Lecerf

*

Kalp Hakkında

‘Bir kalp varsa, zihni kurabilirsin, ancak bir zihnin varsa ve kalbin yoksa, o zaman onunla hiçbir şey yapamazsın. Bu, kesinlikle umutsuz bir vakadır. Bu yüzden kalbe bu kadar vurgu yapılır.

Fiziksel kalp, Anahata Çakra veya Süptil Bedenin kalpi olan Kadehin merkezinin fiziksel tezahürüdür.

Surya-Vidya— Kalbin Öğretisi bazen böyle adlandırılırdı. Bu tanımda kalbin ateşliliği, güneşe benzer niteliği, merkeziliği belirtilirdi. Kalbi bilmek isteyen kimse ona sadece organizmanın bir parçası olarak yaklaşamayacağı aşikardır. Öncelikle kalbin merkezkaç yönünün farkına varmak ve her şeyi ondan dışa doğru, onun içine doğru değil, incelenmelidir. Solar Pleksus, kalbin tapınağının giriş odasıdır.

Kundalini, kalbin laboratuvarıdır. Beyin ve tüm merkezler kalbin mülküdür, çünkü hiçbir şey kalpsiz var olamaz. Üstelik beyin belli bir dereceye kadar desteklenebilir. Kundalini bile elektriğin bir tezahürü ile oldukça beslenebilir, solar pleksus ise mavi ışıkla güçlendirilebilir. Kundalini belirli tekniklerin kullanılmasıyla açılabilir, ancak kalp gibi çalışmaz. Onunla yapabileceğin ancak kalple yapamayacağın hiçbir şey yoktur.

Kalp insanlığın tapınağı gibidir. Kimse insanlığın birliğini, beyin veya Kundalini aracılığıyla anlayamaz, ancak kalbin parlaklığı en görünürdeki çeşitli organizmaları, uzaktan mesafelerde bile, bir araya getirebilir. Bu deneyim, kalplerin mesafeler arasındaki birleşme, işçilerini bekliyor.

Kalp zihinden daha süptildir. Zihin arıtmanın kaba, kalp ise arıtmanın en yüce yönüdür. Her şey kalptendir: Güzellik, müzik, vizyonun, işitmen, her şey. Çoğu zaman insanlar kalbin en önemli şey olduğunu ve zihni unutman gerektiğini söyleyecektir. Hayır, hayır, zihin çok önemlidir, ancak ikincil şeydir. Elektrikten önce keşfedilmesi gereken manyetik alan gibidir, çünkü o zaman elektriğe mükemmel bir şekilde hizmet edecekti. Aynı kalbin zihnin mükemmel hizmetkarı olduğu gibi. Önce kalbe sonra zihne sahip olduğunda mükemmel dengeye sahipsindir. İçeriden başlayıp, kalbi keşfedersin ve sonra onu dışarıya çıkartırsın. Tagore dediği gibi: ‘Her bir insanın içinde yaşayan Karanlık Odanın kralıdır, ancak öyle yüce ve güçlü bir şey ki görünmezdir.’ Sevme kabiliyeti: Bu kişiliğin mıknatısıdır.

Tüm önemiyle kalp bir dönüştürücü ve kondansatördür. Çoğu zaman bu süreçler o kadar güçlü meydana gelir ki, insan gücü bile gerilime dayanıp katlanmaya tahammül edemez. Tini (ruhu) Tanrı’ya teslim etme duası eski uygarlıklardan gelir. Tinin (ruhun) bu teslimiyetini gerçekten anlamalıyız. Kalbin dayanılmaz bir acısını hissedersen, onu zihinsel olarak Efendi’ye transfer et. Böylece kalbini Tükenmez Kaynakla birleştirirsin. Böyle bir eyleme tüm gezegenin gerilimi çok büyükse özellikle ihtiyaç duyulur. Hem kozmik, hem de insani olan en çeşitli etkilere hazırlıklı olmalıyız.

Sevme kabiliyeti kalbin ilk açılmasıdır, bu kişisel bir aşk olsa bile. Kalpten bu sevgiyi işleyebilir ve onu kişisel olmayan bir ifadeye dönüştürebilirsin. Birini bencilsizce sevebilirsen, kalp çalışıyordur. Buna Kozmik Mıknatıs denir. Bu sevgi sonsuzluğa çıkar, Kozmik Mıknatıs’a dokunur ve senden tüm insanlığa yayılmak için döner.’

*

Kozmik Mıgnatıs

‘Kozmik Mıgnatıs Kalbin mıknatısıdır. Önce kalbi açmalısın, ve kalp insanlara, insanlığa duyulan yüce bir sevgiyle açılmalıdır – ayrıcalıklı olmamalı, insanlar izin verdiği sürece her alanda olmalıdır. Bu kişisel olmayan sevginin seviyesine ulaştığında, o sonsuzluğa uzanır, Kozmik Mıgnatıs’a dokunur, geri döner ve bu senden insanlığa yayılır. Açık bir kalple, sonsuzluğun tüm evreni senin kullanımına açıktır.’

*

Sorumluluk Hakkında

-‘Bireyi mükemmel kılan nedir?’

-‘Çoğu kez insanlar iyi olduğunu düşünür, komşuyu aldatmadıkları, faturaları ödediklerini ve bunun yeterli olduğunu, ancak bu herkesten beklenir. Daha fazlasını yapmalısın. Daha iyi bir insan olabilmek için dünyanın sorumluluklarını göğüslemelisin. Tüm erkek ve kadınların kardeşlerinin olduğunun farkına varmalısın. Onların zorlukları senindir. Tanrı ve Karma hakkında konuşmak çok güzeldir, ancak onları hayatımızda içselleştirmezsek hiçbir şey ifade etmezler. Boş bir şekilde, ezbere dua etmek gibidir. Bir anlam yüklemediğimiz sürece anlamsızdır. İnsanlar sorumluluk istemez. Şöyle derler: ‘Ah, bu onların sorunu. Bırak onlar çözsünler!’ Ancak sorunuyla sana geldiklerinde, bu aynı zamanda senin de sorunun olur. Bu, şu deyimin anlamıdır: Birlikteysek ayakta durur, bölünmüşsek düşeriz.’

*

Kişiler Üstü Hizmetle (kişisellik dışı) Kendini Sunmak

‘Çalışma eylemindeki ritimden kaç kere bahsettik. Yaptığımız işten mutlu değilsek, ritmin dışına çıkarız ve böylece çok verimsiz bir iş ortaya çıkar. Sadece ritmin dışına çıkarak çalışırsak, yaptığımız işten zevk almazsak o iş sıkıcı ve yorucu bir hal alır. Ancak hangi iş olursa olsun, eğer bir ritim tutturup, onu bir oyun haline getirirsek sorun yaşamayız. İşini seven insanlar çoğu zaman bolca şarkı söylerler. Bunu yapabilirsek mutlu oluruz ve harika, ritmik bir düzende çalışırız. Bu Çalışmanın sevincidir.

Birlik meditasyon anında hepimiz birbirimizle mükemmel bir uyum içinde olursak gerçekleşir. Olası farklılıklarımız yok olur. O anda bir oluruz. Zihin, kalp ve eylemin birliğine verilen cevaba kozmik mıknatıs denir. Tüm yönlere uzanır ve insanlar onu hisseder. Çocuklar ona cevap verir; onları güvende hissettirir. Ancak yara almış veya aldatılmış olan yetişkinler ondan korkar. Eğer bu yüce sevgi ve birliği her bir yöne akıtabilirsek korkulacak bir şey yoktur. Onu reddedersek bu egonun dâhil olduğunu ve olayı kişisel aldığımızı gösterir. Bu sevgi kendimizi kişiler üstü hizmetle sunduğumuz, diğer kişiden hiçbir şey talep etmediğimiz bir şey olmalıdır. Bunu yapabilirsek, o harika ritimde çalışırız. O zaman başardık demektir.’

*

Yarı yarıyadır diye düşünürsen kaskatı kesilip, hareket etmezsin

‘Topluluk illaki birlikte yaşamak demek değildir. Kalbin topluluğu demektir. Buradaki ana fikir değişik insanların birlikte çalışması, herkesin kendi işini yapıyor olmasıdır. Gerçek topluluk budur. Bu bir kitap yazmak veya bir resim dizisini resmetmek olabilir. Bu bir seranın inşası veya otlarla denemeler yapmak olabilir. Her biri kendini ifade etme yolunu bulmuş olup, bilgi ve güzelliğe katkıda bulunuyor, işte topluluk budur. İlla ki aynı çatı altında, birlikte yaşamak değildir

Çok az kişi bir toplulukta yaşayabilecek donanıma sahiptir. Alma ve verme anlamına gelir, ancak başarılı olabilmesi için büyük bir miktarda vermek ancak karşılığında çok az almak gerekir. Zamanını paylaşmak ve diğer kişileri göz önünde tutman gerekir. Evlilik gibidir. Hiçbir zaman yarı yarıya değildir. Onu yürütebilmek için bir taraf diğerine göre daha çok çalışır, oran 80’e 20’dir. Yarı yarıyadır diye düşünürsen kaskatı kesilip, hareket etmezsin.

Hangi topluluk olursa olsun gemiden suya atlamalısın. Bu ego için yeniden bir çerçevenin çizilmesi […]ve kendi konfor ile arzularımızın yerine sadece diğer kişinin düşünülmesi anlamına gelir. Her gün aynı sandalyeyi kullanmayı veya aynı şeyi yapmayı alışkanlık haline getiriyoruz ve buna müdahale edildiğinde sinirleniyoruz, bu iyi bir şey değildir. Değişim için hazır olmalısın […], çünkü değişim gelişim demektir. Aynı alışkanlıkları devam ettirirsek tekdüzelik içinde oluruz, bu da iyi bir şey değildir. Bize ne olursa olsun – aynı fikirde olmasak bile – bu bir değişim olup, şunu söyleyebiliriz: ’Tamam, bundan nasıl yarar sağlayabiliriz? Bundan ne öğrendik?’ O zaman yapıcı bir şeye dönüşür.’

*

Hizmet Hakkında

‘ ‘Ortak emek’ kavramı her şekilde, biçimde ve formda insanlığa yapılan hizmet anlamına gelir. Dünyadaki tüm bilgelik ve bilgi faydasızdır, eğer ki onu hayata geçiremezsek. Şu dünyayı bir kişi için bile daha yaşanabilecek bir yer haline getirebildiysek boşu boşuna yaşamadık demektir. Aksi takdirde bedenlerimizle Dünyayı altüst edip, sadece yer işgal ediyoruz. Bu fikri defalarca geliştirebilirsek o zaman gerçekten birşeyleri başarmış oluruz.’

*

*

*

*

*

***

Kaynak: ‘Talk doesn’t cook the rice’, öğrencileri Ralph Harris Houston tarafından kaleme alınan ve Agni Yoga Öğretisi’ne ışık tutan bir kitap. Samuel Weiser. 1982 & 1985. 1’inci ve 2’inci kitap
Ralph Harris Houston’dan Küçük Bir Seçki – Birinci Bölüm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

TÜM HAKLAR SAKLIDIR VIA HYGEIA 2022