Bibliyoterapi
Muhyiddîn İbn Arabî: ‘Kimya-yı Saadet’ – Simya Çalışmasının ‘Tıbbi’ ve ‘Demiurgik’ Yöntemleri Hakkında

“Theosebeia ve Zosimos atanorun yanında.” Resim 19 (Folio 153a),
Zosimos of Panopolis’in ‘Resimler Kitabı’ (Mushaf as-suwar)’ndan,
2007 yılında Profesör Theodor Abt tarafından yayımlanan Yaşayan İnsan Mirası edisyonundan.
(Corpus Alchemicum Arabicum, CALA)
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
Bugünün Via Hygeia paylaşımı, Muhyiddîn İbn Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye’sinin 167. bölümünden, ‘Kimya-yı Saadetin (Mutluluk Kimyası) Bilinmesi’ başlıklı kısmından alınmıştır. Alıntılar, 1. bölümden 10’dan 15’e kadar olan paragraflar derlenmiştir. Daha önce aynı bölümden 1. & 4. paragraflar ile 5-9. paragrafları paylaşmıştık.
*
§ 10. Simyasal Opus’un İlk Yolu
‘Tıbbi’ Yol
Bilge bir kişi simyasal Opus’u (Arapça: tadbir) (1) gerçekleştirmeye karar verdiğinde, en uygun işlemin hangisi olacağını inceler. Aslında, onun için en uygun işlem, metalik cisimlerin içindeki kötülüğü ortadan kaldırmak ve böylece onları, sapmış oldukları doğal ve dengeli yayılım kaynağına geri döndürmektir. Bu, temel bir meseledir. Böylece, gökleri ve yıldızları dikkatle inceleyerek, bazen bir gezegenin—ki o metalin bağlı olduğu gezegen—kendi normal konumunu koruduğunu, bazen ise yörüngesinin ötesine veya altına saparak bundan uzaklaştığını görür. Bunu gözlemlediğinde, Eserin Üstadı metalik cismin neden demir veya başka bir sıradan metal haline geldiğini deneysel olarak çıkarım yaparak belirler. Bunun, küresel mineral kütlesi üzerinde yalnızca, bileşimine giren kusurlu bir oranın etkisiyle baskın hale geldiğini çok iyi bilir. Bu nedenle, oranları düzelterek fazla olan maddeyi uzaklaştırır ve eksik olanı ekler. İşte bu, ‘Tıp’ (Arapça: Tıbb) olarak adlandırılır ve bu yöntemle dünyaya etki eden kişiye ‘Hekim’ (Doktor) (2) denir. Çünkü bu işlem sayesinde, mineral maddeden demir ya da başka herhangi bir metalik formun şekli giderilmiş olur.
§ 10 Notlar:
Mineral veya metalürjik simya açısından ‘Simyasal Opus’, bir metalin dönüşümünü ifade eder. Ancak, ruhsal simya açısından bakıldığında, bu süreç Kamil İnsan’a ulaşmayı hedefler. Bu durumda, simyasal Opus, insan ruhunun—‘düşünen ruhlar’ (nüfus nâtıka)—kendisine tahsis edilen fiziksel bedeni yönetmekle yükümlü olup onun ‘Halifesi’dir. İnsan düzeyindeki simyasal Opus’un (küçük Halife, Adem’e verilen büyük Halifelik makamının karşıtı olarak) amacı fiziksel bedene uygulanan demiurgik (yaratıcı, şekillendirici, düzenleyici) çalışma yoluyla ruhun manevi ufkunu belirlemek, şifa verip arındırarak insan doğasını mükemmeliyet seviyesine ulaştırmaktır.
Bu hermetik tıp, doğanın dört âlemine uygulanabilir; ancak esas amacı, insanın tedavisi ve iyileştirilmesidir. Geleneksel tıbba göre, insandaki hastalıkların sebebi, hıltların (bedensel sıvıların) dengesizliğidir. Benzer şekilde, metalik cisimlerin hastalıklarının sebebi de dört temel unsurun dengesizliğinden kaynaklanır.
§ 11. Metallerin Tedavisi
Metalik bedeni doğru yola getirdikten sonra, hekim onu sağlıklı bir durumda korumakla meşguldür ve sağlığının sürdürülebilir bir şekilde devam ettiğinden emin olur. Onu hastalığa sürükleyen şeylerden korumak ister. Metal şu anda iyileşme sürecinde olduğundan (Arapça: naqih, nekahet dönemi) ona özen gösterir. Bu yüzden ihtiyaç duyduğu besini arıtarak (1) metali tedavi eder ve dış etkenlerden korur. Metali, özü Altın formunu somutlaştırana dek sağlam bir şekilde doğru yola (2) getirir.
§ 11 Notlar:
‘Bi-taltif’, süblimasyon (saflaştırma) anlamına gelen bir terimdir.
Arapça’da ‘mostaqim’ yerine ‘qawim’, kelimesi tercih edilmiştir. Çünkü ‘qawim’, her şeyi kendi mükemmel doğasına (fitrat) götüren “hakikat ve doğruluk yolu” anlamına gelir.
§ 12. Metallerin Tedavisi (Devamı)
Metalik beden Altın haline geldiğinde, hekimin gözetiminden ve daha önce onu etkisi altına alan hastalıktan kurtulur. Çünkü, bu mükemmelliğe ulaştıktan sonra artık eksiklik aşamasına geri dönemez, onu taşıyamaz. Hatta hekim onu eski noksan haline geri döndürmek istese bile bunu başaramaz. Çünkü bu konuda, ‘icra eden’ (qadi) gördüğü şey üzerinde hükmetme yetkisine sahip değildir (1).
Bunun nedeni basittir: Hekim adildir ve yalnızca ‘Tanrı’nın Yolundan’ sapanı cezalandırır. Altın ise artık doğru yolda olduğu için ona dokunmaz; zira ona zarar vermek istemez. Hekimin bu şekilde hareket etmesinin sebebi budur. ‘Tanrı’nın Yolunu’ takip eden kişi, doğal olarak yargılanma durumunu aşar ve bizzat ‘şeylerin hakimi’ (ḥākim ‘alā al-ashyā) haline gelir (2).
Simyasal yol, “hastalıkları ortadan kaldırma” sürecinden ibarettir. Gerçekte, bu yolu bilen, uygulayan ya da hatta ona üstü kapalı şekilde dahi değinen hiç kimseyle karşılaşmadım. Bu yüzden, onu yalnızca bu bölümde veya sonraki açıklamalarımızda bulacaksınız.
§ 12 Notlar:
Hasta sağlığına kavuştuğunda, hekimin onun üzerindeki yetkisi sona erer.
Halife makamının ayrıcalığıdır. O, Tanrı’nın onu gönderdiği insanlar arasında bir hakim konumundadır.
§ 13. Simyasal Opus’un İkinci Yolu
‘Demiurgik’ Yol
Aynı zamanda Eserin Üstadı, tedavi etmek istediği metalik bedenler üzerine uygulamak için ‘kaynağı üretmek’ (inshāʾ al-ʿayn) istediğinde—ki buna İksir (1) adını veririz—, öncelikle bu bedenin bağlı olduğu doğal özelliğin zararlı etkisini ortadan kaldırmaya özen gösterir. Bu amacı gerçekleştirmek için tek bir çare vardır, o da İksirin kendisidir. Metalik bedenler arasında bazıları İksir tarafından ilk hallerine geri döndürülür. Bu yüzden, İksir etkin (tesir edici) bir yapıya sahip olup ona ‘Na’ib’ veya ‘Vekil’ (2) adı verilir. İksir, metalik bedenler içinde kalıcı olarak varlığını sürdürür ve onları ‘düzenleyici işleviyle’ yönlendirir.
§ 13 Notlar:
“§ 4’teki ifade ile karşılaştırın: ‘Özünü en baştan üretmek…’. Burada İksir, ‘Mineral Altın’ ile özdeşleştirilmiştir.
Bu teknik terim, On İki İmamcı Şiilik ve İsmailî teozofisinin terminolojisinde yaygın bir kavramdır. Bkz. Henry Corbin’in En Islam Iranien adlı eseri, Cilt IV, ‘na’ib’ maddesi. İbn Arabi’nin peygamberlik anlayışında ‘niyâbe’ veya ‘vekil işlevi’ (delegasyon) ruhani varlıkların bir kategorisini ifade eder ve bu, ‘Velâyet’ (Walaya) veya ‘Halifelik’ (Khalifa) kavramlarıyla paraleldir. Burada, İksir’in vekili (Na’ib) olarak Cıva (Merkür) görülür. Çünkü Cıva, bir “boyasal öz” (tinctorial essence) olup, ruhu (rengi) metalik bir bedene sabitleme yeteneğine sahip olup onu mükemmelleştirebilir.
§ 14. İksirin Projeksiyon Teknikleri
Farklı Metalik Bedenler Üzerinde; ‘Na’ib’ İşlevi
Örneğin, Üstat Simyacı, İksirin kaynağından “bir ons ölçüsünü” (‘wazn dirham’, dirhem ağırlığı) veya elinde bulunan başka bir ölçüyü ödünç alır (1). Daha sonra, bunu tedavi edilecek metalik bedenin bileşimine giren ‘bin ölçü’ üzerine projekte eder. Eğer metalik beden kalay veya demir ise, ona gümüş görünümü kazandırır. Eğer bakır, kara kurşun veya hatta gümüş ise, ona altın görünümü verir (2). Son olarak, eğer metal cıva ise, simyacı ona İksirin gücünü kazandırır ve ona metalleri İksir adına yönlendiren ‘Na’ib’ (Vekil veya Temsilci) fonksiyonunu emanet eder. Ancak bu süreç diğer metalik bedenlere tahsis edilen ölçüden farklı bir ölçüye göre gerçekleşir. Ve işte bu ölçü tam olarak İksirden ödünç alınan ‘bir ons ölçüsüdür’.
Üstat, bu ‘Hikmetin Kesin Ölçüsünü’ (ratl al-hikma) cıva üzerine uygular ve böylece cıva tamamen İksire dönüşür. Daha sonra bu ‘Na’ib’ (yani cıvaya dönüşmüş olan İksir) tedavi edilecek metal üzerine ‘bir ölçü’yü, diğer metalik bedenlere ait ‘bin ölçü’yü projekte eder. Aynı işlemi İksirle yaparmış gibi uygular ki, devam eden işlem tıpkı önceki süreçle aynı yolu izlesin (3). Kaynağın üretilmesi (Opus’un ikinci yolu) bundan ibarettir. Opus’un ilk yolu ise ‘hastalığı ortadan kaldırmak’tan ibarettir.
§ 14 Notlar:
“Ons” (ounce) kelimesi, Antik Roma’da kullanılan ‘uncia’ (on ikinci parça) teriminden türetilmiştir.
Projeksiyonun iki farklı türü vardır: ‘Albedo Opus’ (beyaz aşama, gümüş üretimi) ve ‘Rubedo Opus’ (kırmızı aşama, altın üretimi).
Bu ikinci operasyon, en mükemmel olanıdır ve İksiri üretme sanatıyla özdeştir. Aynı zamanda bütün metalik bedenlerin dönüşümünü sağlayan ‘ruhsal öz’ olarak da bilinir.
§ 15. Mutluluğun Simyası
‘Öz İlkeye Benzemek’
Bu noktaya Bilgeliğin, ‘iki yol arasında yer alan Simya’ ile nasıl bağlantılı olduğunu öğretmek için geldik (1). Peki neden ‘Mutluluğun Simyası’ olarak adlandırılmıştır? Çünkü bu simya, ‘Tanrı’nın Dostları’ için eşsiz bir mutluluk ve tamlık hali barındırıp insana layık olan ‘Mükemmellik Makamını’ (Darajat al-Kamal) kazandırır. Gerçekte, mutluluğun talipleri her zaman mükemmelliğe ulaşamazlar; ancak mükemmelliğe ulaşanlar daima mutludurlar. Mükemmellik, ‘En Yüce Makama erişimin’ kanıtıdır ve bu erişim, ‘Öz İlkeye Benzemek’ (2) olarak tanımlanır. Peygamber’in “Tanrı’nın Dostları arasında Kamil olanlar pek çoktur” sözleri günlük hayatta rastlanan sıradan bir mükemmelliği kastettiğini hayal etmemeliyiz. Hayır! Burada bahsettiğimiz mükemmellik, bu dünyada sahip olduğumuz bilme yetisine dayalı olarak elde edebileceğimiz bir olgunluktan geçer. Bu girizgahtan sonra Allah’ın izniyle ‘Mutluluğun Simyası’ hakkında daha fazla yazacağız. Allah’ın desteği her daim olsun, çünkü O’ndan başka ilah yoktur!
§ 15 Notlar:
İki yol arasındaki konum, ‘Tıbbi’ ve ‘Demiurgik’ yollar arasında yer alan ‘Orta Yol’dur. Tıbbi Simya, Doğal simya olarak da bilinir ve Hz. İsa’nın hastaları iyileştirme mucizeleriyle temsil edilir. Burada, doğum süreciyle ilişkili rahatsızlıklar ortadan kaldırılır. Demiurgik Simya, Ruhsal simyanın bir türüdür ve ölülerin diriltilmesi ve canlı kuşların yaratılmasıyla simgelenir. ‘Ruh’ ve ‘Hayat’ (simyasal karşılıkları Kükürt ve Cıva), ilahi İksirin temel unsurlarıdır. Hz. İsa, bu İksiri nefesi aracılığıyla tüm varlıklara aktarır ve ellerini koyarak hastalara uygular.
‘Öz İlkeye Benzemek’ (al-tashabbuh bi’l-Asl) ifadesinin anlamı nedir? Bütün minerallerin türediği biricik arketip (bkz. § 5). Tüm insan ruhlarının (ataları Âdem’den) geldiği asli ilke, Varlığın Temeli ve Kaynağı. Ruhların ulaşması gereken ‘En Yüce Mükemmellik Makamı’ (al-darajat al-‘ulya), ‘Halifelik’ (Khalifa) onuru ile doğrudan bağlantılı olup İkinci Bölüm’de ele alınacaktır.
(Devam edecek)

Bir yanıt yazın