Bibliyoterapi
Michael Sebastian Noble – Fakhr al-Din al-Razi’nin ‘Al-Sirr al-Maktüm (Gizli Sır)’ adlı eserinden, 3.Bölüm – Mükemmel Doğa: Bireysel Ruhların Yaşam Tasarımları
Seyyid Camii, İsfahan. Fotoğraf: Muhammed Rıza Domiri Genci
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
Hygeia’nın Mavi Evi’nden bugün Michael-Sebastian Noble tarafından Fakhr al-Din al-Razi’nin heyecan verici ve çığır açan eseri “Al-Sirr Al-Maktüm”den alıntılanıp “Okültizmi’nin Felsefesini Yapmak, İbn’i Sina’nın Psikolojisi ve Fakhr al-Din al-Razı’nın Gizli Sırrı” kitabında yer verilen yazılardan oluşturduğumuz bir seçkinin üçüncüsünü paylaşıyoruz.
Not: Al-Razi’den yapılan alıntılar Michael-Sebastian Noble’ın çevirisinde italik olarak yer almaktadır. Geri kalan onun akademik tefsiridir.
‘Bedenin yönetimi ve ruhun eğilimiyle ilgili koşulların yerine getirilmesi tek bir amaca hizmet eder: ruhun odaklanmasına engel olan tüm dikkat dağıtıcıları ortadan kaldırarak ruhun göksel ruhlarla bağlantıya geçmesini sağlamak.’ (Bölüm 6.7; Önsöz)
Mükemmel doğanın tanımı: ‘O, insan ruhunun özünde bilgi ve ahlaki niteliğin barınmasının nedenidir.’
Bilgi ancak aydınlanmaya yol açan Mükemmel Doğayla bağlantı kurulduğunda mükemmel hale geldiğinden ve söz konusu bağlantı ruh arınmadığı zaman mümkün olmadığından, bilginin peşinde koşmak ve teorik kapasitenin mükemmelliğine erişebilmek adına manevi bir disiplini ortaya koymak elzem hale gelmektedir (Bölüm 11.7).
11.4. Mükemmel Doğa ve Nitelikli Etik Determinizm
Bu mükemmelliğe ulaşma yeteneği insandan insana değişiyor. Bunun nedeni, insan ruhunun kendi mükemmel doğasından, göksel bir ruhtan türemesidir (Hygeia notu: Eski Yunan Filozofları bu göksel ruhu ‘daimon’ olarak adlandırırdı):
‘Akılcı ruhlar birçok tür olup (anwa’ kathira) farklı gruplardan oluşur (tawa’if mukhtalifa). Her birinin kendine özgü göksel bir ruhu (ruh falaki) vardır. Bu ruh varlığının sebebi olup refahını (ıslah ahvaliha) denetlemekle görevlidir. Söz konusu göksel ruh, onun kökeni, madeni, kaynağı gibidir: Onu Mükemmel Doğa olarak adlandırdık (al-tiba al-tamm) (Hygeia notu: Kişisel Yaşam Tasarımı da diyebiliriz).’
Razi, etik determinizminin tüm kapsamını dağların mineraller ve altın ile gümüş madenler için potansiyel kaynaklar olduğu (ma’adin min el-dhahab wa’l-fidda) benzetmesiyle tasvir etmektedir: Büyük bir çoğunluk çoraktır. Birkaç kişi mineral, küçük bir azınlık ise değerli metaller taşımaktadır. Değerli metaller taşıyanların çoğunluğu için onların çıkarılması ve arıtılması için büyük bir çaba gerektirir.
‘İnsanlar madendir. Gümüş ve altın madenleri gibi (ka-ma’adin al-fida wa’l-dhahab)’.
Bu nedenle birçok insanda hiçbir manevi tutum ve disiplin iyileşmeye yol açmaz. Gerçekten bir potansiyele sahip olan o küçük azınlık çok fazla acı ve efordan sonra küçük manevi kazanımlar elde edecektir. Ancak az bir çabadan sonra muazzam açılımlara (mukashafat) sahip olacak nadir birkaç kişi vardır. Bunlar insanın manevi isteklilerinin ezici sıradanlığının değerli istisnalarıdır. İnsan doğasına olan bu yaklaşımı tanımlayan determinizm, insan ruhlarının maddelerinin, türedikleri göksel ruhların maddeleri arasındaki farka göre farklılık gösterdiğine dair ’el-Sirr’de (Gizli Sır’da) verilen açıklamayla güçlü bir şekilde yankılanmaktadır. Bununla birlikte determinizmin bu kati gerçekliği, her bir ruh türünün sınırları dahilinde gösterilen bireysel çabanın ruhun durumunda iyileşmeye yol açabileceği gerçeğiyle yumuşatılmaktadır. Bu görüşü benimseyen ve savunan Razi şöyle der:
‘İnsan ruhları, her biri öz bakımından farklılık gösteren, farklı türleri (anwa) kapsayan bir cinstir. Her türün içerisinde özleri bakımından eşit olan bir dizi birey vardır. Her tür belirli bir göksel ruhtan çıkan bir üründür (natija). Dolayısıyla bir tür özgür, asil ve erdemli olup güçlü bir zekaya ve erdemli eylemlere sahipken diğeri kaba, kötü olup ruhsuz bir zekaya sahip olabilir. Söz konusu göksel ruh türlerin kaynağı (mabda’) olup kadim filozofların terminolojisinde Mükemmel Doğa olarak adlandırılmıştır. Ne de olsa oluşan bir varlık, geldiği kaynakla aynı türden olup ona benzemelidir (al-ma’lul la budda wa-an yakun min jins al-illa wa-shabihan biha). Herhangi bir türden olan insan ruhunun karakterize edildiği her bir özellik, o türünün ait olduğu göksel ruhunun etkisinin bir sonucudur. Bu özellik göksel ruhlarda sebep olduğu insan ruhlarında yer aldığından daha mükemmeldir.
Bu yüzden bu ilkeleri (usul) Mükemmel Doğa olarak adlandırdılar. Böylece insan ruhları, göksel ruhlarının çocukları gibidir. Göksel ruhlar onlar için onlara sevgi ve hassasiyet gösteren bir baba gibidir. Göksel ruh, insan ruhlarının yetiştirilmesinde özel bir role sahiptir. Eğer göksel ruh asil, erdemli ve zekiyse, o zaman yönettiği insan ruhları da öyledir. Eğer buna zıt özelliklerle karakterize edilirse, o zaman ona ait olan insan ruhları da öyledir. Ayrıca bu ruhlar bir türe ait olduklarından benzerliklerinden ötürü elbette birbirlerine yakın olurlar, bu nedenle aralarında güçlü bir sevgi bağı vardır.
Bu nedenle sınırsız bir sevgi farklı uluslardan insanları birbirine bağlayabilir. Başkaları ise diğerine karşı bitmek bilmeyen bir nefret besleyebilir. Vahiy ve kutsal hukukun efendisi, salaa allah ealayh wasalam, şunu söylerken bu prensibe katıldığı ortadadır: ”Onun elinde, askere alınmış askerler gibi olan ruhlar vardır: Birbirlerini daha önce tanıyanlar uyum içindedirler. Birbirlerinden habersiz olanlar birbirine ters düşerler.” ‘
Her insan ruhu, aynı göksel ruhtan türeyen kardeş ruhlarıyla aynı özü paylaşmaktadır.
(Hygeia not: Benzer benzeri çeker)
3. bölümün sonu
***
Devam edecek.
Bir yanıt yazın