Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
16. ‘Merkür adı altında taptığımız şeyin güneşin olduğunun bir diğer kanıtı da Mısırlıların Merkür’ün kutsal asası olarak tasarladıkları caduceus’tur (ç.n. Yunan mitolojisinde Hermes, Roma mitolojisinde Merkür’ün altın asasıdır). İç içe geçmiş bir çift yılanı gösterir, biri erkek diğeri dişidir; yılan sarmalının orta kısımları, Herkül düğümü adı verilen bir düğüm ile birbirine bağlanır; üst kısımları bir daire şeklinde bükülür ve yılanlar bir öpücükte buluşurmuşçasına daireyi tamamlar; düğümün altında, asanın tutulduğu noktada, yılanların kuyrukları asaya tekrar kavuşur, bu noktada kendilerine verilen kanatlar görünür. 17. Mısırlılar ayrıca asanın niteliklerinin insanlığın neslini veya ‘oluşumunu’ gösterdiğini iddia ediyor; insanın doğumunu yönetmek etmek için dört tanrının mevcut olduğunu söylüyor: Dehası, Kısmeti, Sevgisi ve Gereksinimi. İlk ikisi güneş ve ayı temsil eder; nefes, ısı ve ışığın kaynağı olan güneş, insan yaşamının yaratıcısı ve koruyucusudur, bu nedenle yeni doğmuş bir çocuğun Dehası veya tanrısı olduğuna inanılır; ay Kısmeti’dir, çünkü o bedenden sorumludur ve vücut, değişimin getirdiği dengesizliğinin merhametine kalmıştır; yılanların öpücüğü Sevgi’nin sembolüdür; düğüm ise Gereksinimi. 18. Kanatların neden eklendiği zaten açıklanmıştı ve yukarıda bahsedilen niteliklerden olan yılanların sarmal gövdeleri, iki yıldızın her birinin yılan gibi kıvrımlı seyrini gösterdiği için özel olarak seçilmiştir.’
Kaynak: Macrobius, ‘The Saturnalia’, Bölüm XIX, sayfa 16 – 19. Columbia University Press, 1969.
Detaylı bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ambrosius_Theodosius_Macrobius
Bir yanıt yazın