Bibliyoterapi
Şehristani: ‘Hippokrates’in Hikmetleri’

Tıp biliminin babasıdır. Önceki, sonraki bütün filozoflar tarafından hayırla anılmıştır. Hikmetleri, çoğunlukla tıp alanında olup tıp bilgisiyle tanınmıştır. Tıptaki şöhreti Kral Brehmen b. İsfendiyar b. Kuştasb’a kadar ulaşmış ve o, İstanköy kralı Philates’e bir elçi göndererek Hippokrates’i yanına göndermesini istemiş ve ona yükler dolusu altın bahşedeceğini bildirmişti. Ama Hippokrates bu teklifi kabul etmeyerek ülkesinden ayrılmak istemedi. Yoksulların ve orta sınıfların tedavisinden ücret almazdı. Zenginlerden ise şu üç eşyadan birini vermelerini şart koşardı: Ya gerdanlık, ya taç, ya da altın bir bilezik.
Hippokrates’in hikmetlerinden örnekler:
1 – Ölümü hafife alın. Çünkü onun verdiği acı korkudadır.
2 – Ona sorulmuştu: Hangi tür hayat daha iyidir? Şöyle cevap verdi: Yoksul ama güvenli olmak, zengin ama korku içinde olmaktan daha iyidir.
3 – Şehirleri surlar ve kaleler değil, insanların fikirleri ve hikmet sahiplerinin tedbirleri korur.
4 – Her hasta kendi toprağının ilaçlarıyla tedavi edilir. Çünkü tabiat onun havasını bilir ve gıdasına meyleder.
5 – Ölüm döşeğinde şöyle demişti: İlmin yolunu benden öğrenin: Uykusu çok, tabiatı yumuşak ve teni nemli olanın ömrü de uzun olur.
6 – Zararı azaltmak, yararı çoğaltmaktan hayırlıdır.
7 – İnsan tek bir tabiattan yaratılmış olsaydı hastalanmazdı. Çünkü tek tabiatta çatışma olmadığı için hastalık da olmaz.
8 – Bir hastayı ziyaretinde ise şöyle demişti: Ben, hastalık ve sen varız. Eğer hastalığını iyileştirmek için söylediklerimi yaparak bana yardımcı olursan biz iki kişi oluruz, hastalık da tek başına kalır. Biz de onu yeneriz. Çünkü iki kişi, her zaman bir kişiye galip gelir.
9 – Ona sorulmuştu: İlaç alındığı zaman insan vücudunda niçin köpürme oluyor? Şöyle cevap verdi: İnsan bedeni eve benzer. Ev de süpürüldüğü zaman tozar.
10 – Ancak hoşlandığınız şeyleri yiyin. Hoşlanmadığınız yiyecekler sizi yer bitirir.
11 – Ona sorulmuştu: Ölü niçin ağır olur? Şöyle cevap verdi: Çünkü hayatta iken ikiydi. Biri hafif ve yükseltici, diğeri ağır ve aşağı itici. Kişi öldüğü zaman hafif ve yüseltici olan gider ve ağır olan tek başına kalır.
12 – İnsan bedeni genelde beş biçimde tedavi edilir: Kafa kısmı gargarayla, mide kısmı kusmayla, beden kısmı ishalle, deri kısmı terlemeyle, iç organlar ve damarlar kısmı ise kan vermekle tedavi olur.
13 – Safranın yatağı öd kesesi, saltanatı ciğerdedir. Balgamın yatağı mide, saltanatı göğüstedir. Kara kanın yatağı dalak, saltanatı kalptedir. Kanın yatağı kalp, saltanatı kafadadır.
14 – Bir öğrencisine şöyle demişti: İnsanlara ulaşmada kullanacağın en güzel vasıtan onlara duyduğun sevgin, hallerini yoklaman, sorunlarını araştırman ve iyilikte bulunmandır.
15 – Ömür kısa, iş uzun, vakit dar, zaman yeni, tecrübeler tehlikeli ve telafi etmek zordur.
16 – Öğrencilerine şu tavsiyelerde bulunmuştu: Gece ve gündüzünüzü üçe bölün. Birinci bölümde erdemli aklı talep edin. İkinci bölümde o akılla elde ettiklerinizi tatbik edin. Üçüncü bölümde de akılsızlarla ilişki kurun. Şerden yapabildiğiniz kadarını yenin.
17 – Hippokrates’in edebi kabullenmeyen bir oğlu vardı. Bir keresinde eşi ona şöyle demişti: “Oğlun sendendir, onu terbiye et.” Bunun üzerine şöyle karşılık verdi: “Evet tabiat olarak benden, ama nefis olarak başkasından. Ne yapabilirim ki?”
18 – Çok olan tabiata da aykırıdır. Yeme, içme, uyku, cinsi münasebet ve çalışmada orta yolu tutun.
19 – Bedenin aşırı sıhhatli olması tehlikenin zirvesidir.
20 – Tıp, sağlıklı kimselere uygun gelecek şeylerle sağlığı korumak, hastalıkları da onların zıtlarıyla gidermeye çalışmaktır.
21 – Zehir içiren, çocuk düşürten, hamileliği engelleyen ve hastaya kaba davranan tabipler benim yolumdan değildir.
Hippokrates’in bu ve benzeri şartları içeren meşhur yeminleri vardır. Ayrıca tıp alanında meşhur eserleri de vardır.
Tabiat hakkında şöyle demiştir: O, insanın bedenini yöneten ve onu bir damladan tam yaratılış safhasına kadar şekillendiren güçtür. Bunu, yapısını tamamlamaya çalışan nefse hizmet olarak sunar. Emzirmeden beslenmeye kadar her safhada bedeni o yönlendirir. Tabiatın üç gücü vardır: Doğurucu, terbiye edici ve koruyucu. Bu üçüne de dört kuvvet destek olur: Çekme (cazibe), tutma (masike), hazmetme (hazime) ve atma (dafia).

Bir yanıt yazın