Bibliyoterapi
Kadim İnisiyasyon Törenlerinin Dört Figürü Hakkında- Küçük James Christie
Engraving by Antoine Cardon from Ouvaroff ’s ‘Essay on the Eleusinian Mysteries’.
*
Çeviri: Nalan Özkan Lecerf
‘Trakya’nın gizemli törenlerinde birkaç husus göze çarpmaktadır. Semadirek, İmroz ve Limni, Kabirik ve Koribantik ayinleriyle ünlü Trakyalı adalarıydı; bunlar onlara Pelasglar tarafından kazandırılmıştı. Pelasg ve Trakyalılar aynı halk olmuş olmalıdır; en azından bu gizemli öğreti ve törenlerin Mısır’dan çıkmadığını, birtakım insanların kuzeyden, Orta Asya’dan gelerek fikir ve törenlerini Yunanistan’a getirdiklerini keşfediyoruz. Bu sonuçlara bakarak belirli bir ırkın eski uygarlığının bir diğerinden üstün olduğunu kanıtlamayı amaçlamıyorum; ancak Mısır’ın lehine konuşacak olan herkesi düzeltmek isterim. Her iki uygarlık da öğretisini aynı erken dönemde tek bir kaynaktan aldı. Sadece Yunanistan’ın yerli halkıyla bildiklerini ilk paylaşanların Pelasglarların olduğunu tüm gerçeklerle göstermek isterim.
Bu nedenle Bay Ouvaroff’ın denemesinin ilk bölümlerinde Semadirek ve Eleusis gizemlerinin arasındaki benzerliğin hiçbir zaman doyurucu bir şekilde ortaya konulmadığına dair dile getirdiği rahatsızlığı çözmeye çalışalım. Söz konusu benzerlik en iyi her ikisindeki figürlere baktığımızda ortaya çıkacaktır. Eleusis rahiplerinin sayısı dörttü: Başrahip, meşale taşıyıcısı, sunaktaki asistan ve Kutsal Müjdeci. Onlar ayrı ayrı Demiurgos, Güneş, Ay ve Merkür’ün sembollerini taşıyorlardı. Başlangıçta bir dramada oyuncu oldukları muhtemeldir. İlerleyen zamanlarda tapınaktaki mekanizmayı göstermek ve anlatmakla yetindiler. ‘Başrahip, mistik sırları açıklayan kimse veya rahiptir.’
Semadirekte de dört Kabirik rahip vardı. Rodoslu Apollonius’un yorumcusu onlara Axieros, Axiocersos, Axiocersa ve Casmilus isimlerini verdi. Yorumcu onları aynı zamanda Ceres, Proserpine, Hades ve Merkür olarak adlandırdı; şüphesiz ki Eleusis’teki tanrılarla olan eşduyumun altını çizmektedir. Zira kendini çoktanrılı olarak ifade eden Herodot’e göre Semadirek gizemlerinin Pelaglı kurucuları tanrılara isim vermemişti, isimlerin ayrımına rastlanmamıştı, muhtemelen Tanrı’nın birliğini kabul etmişlerdi. Dolayısıyla Semadirekli kabiriler (kabir kelimesinin ima ettiği gibi) tanrıdan çok güç veya özelliklerdi. Bununla birlikte Dardanus’un zamanında Semadirek gizemlerini öğrendikleri söylenen Kazdağlı Frigyalılar da dile getirilmelidir.
Antik yazarların derin bir sessizliğe şahit oldukları konunun daha iyi araçlarla resmedilmesi arzusuyla Semadirek ve Eleusis gösterilerindeki dört rahip veya figürü sergileyen Sicilyalı bir vazonun gravürü aşağıda sunulmaktadır. Bu gravürde Başrahip demirci ocağında duran zanaatkar olarak gösterilmiş olup, muhtemelen balyoz taşıyan demiurgosu canlandırmaktadır; bazı antik madeni paralarda Kabirik Volkan (ç.n. Roma mitolojisinde Volkan, Yunan mitolojisinde Hephaistos’tur) benzer şekilde temsil edilmektedir. Böylece Kazdağlı Acmon’un karakteri belirlenebilir, çünkü adı örs anlamına gelir. Gravürde yer alan ikinci karakter sunakta değil, Hephaistos’un ocağında duran dişil bir asistandır. İlan edici veya emredici bir tutumla resmedilen üçüncü şahsiyet ise Casmilus’u veya ilahi Müjdeciyi temsil edebilir. Dördüncüsü dizinin üzerinde meşalesi olan, meşale taşıyıcısı Dadouchos’tur. Son iki figür d’Hancarville’nin ‘Etrulyalı Vazolar’ın birden fazla plakasında yer alıp, eylemleri daha detaylı açıklanmaktadır.
Varro’nun ima ettiği gibi, söz konusu dört figür doğa güçleriyle ilgili ilkelere göre tasarlanmış gibi gözüküyor. Hephaistos, ateş; İsis, su; Merkür, hava; ve Pan, madde. Sonuncusunun hayati kısmı, güneş Meşalesiyle ifade edilmektedir. Ve çoktan meşale taşıyıcısı Dadouchos’un bir Güneş sembolünü taşıdığını fark ettik. Meşale Yaratılış’ın atölyesindeki ruhani figür olan Hermes’in emriyle ateşlenecek (Hermes, Rüzgarların veya Tin’in kişiselleştirilmesi olarak Paganlar tarafından cennetin kanatlı habercisi olarak görülmekteydi. Orfik Eros ile aynıydı, Eleusis’te ise kanatlı Iacchus temsilcisi olmuştur). Anladığım kadarıyla gizemlerin ilkeleriyle tutarlı olmak adına Tevhid (Great Cause) açığa çıkmamalıdır. Onun temsilcileri olan elementler üretilmiştir; onlar özün uygun sembolleri olarak seçilmiş olup Tanrı’nın özelliklerini taşımaktadır; onlar varlığını, emirlerini, yargılarını, merhametini ve sözlerini ifade etmiştir. Antik dünya belirsiz bir bilgiye sahip olduğundan bunlar ataerkil gelenekler tarafından korunmuş bir şekilde aktarılmıştır.
Ancak bu ilkel güç veya Kabiriler, sadece Pelasglarda bulunmadı. Daha sonra Atina’daki Akropolis’te bulunan Erekhtheion’da Jüpiter, Poseidon-Erectheus, Butas ve Hephaistos için inşaa edilen dört sunak bulunuyordu. Sırası değişmiş olsa bile burada da yine yaşamı oluşturan Hephaistos ve bu sefer bir yabancı, Butas, karşımıza çıkmaktadır. Mısır’da da dört temel tanrı vardır Osiris, İsis ve Tifon – bunlar Tanrı’nın yaratıcı, korumacı ve yıkıcı güçlerini ifade eder – ve çocuk olarak temsil edilen Iacchus ile benzerlik taşıyan Horus. Hindistan’da toprak, su ve ateş sembolleriyle yaratıcı, koruyucu ve yok ediciyi biçimlendiren ilkel güçler olarak Brahma, Vişnu ve Şiva ve şimdi mistik heyetten atılmış gibi gözüken ve uzun zamandan beri ayrı tapınılan ve tinin kişiselleştirilmiş hali olduğunu düşündüğüm dördüncü bir tanrı, Boud, karşımıza çıkmaktadır. Bu dördü birlikte gruplandırılırsa Atina’daki Erekhtheion’da tapınılan tanrılarla kahraman ve Semadirek ve Eleuis gizemlerinin dört figürle çok ilginç bir benzerlik taşımaktadır.’
***
Bir yanıt yazın