Skip to main content
Bibliyoterapi

Artık ‘Homo Conscious’ (ç.n. Bilinçli İnsan) Olma Zamanıdır – Thich Nhat Hanh

Arcana III, ‘Tarot of the old path’, by Sylvia Gainsford and Howard Rodway.

*

Çeviri: Nalan Özkan Lecerf

‘Gerçekleşmesi gereken bir devrim vardır, bu devrim herbirimizin içinde başlar. Uyanmamız ve Toprak Ana’ya aşık olmamız gerekiyor. Uzun zamandan beri homo sapiens olduk. Artık homo conscious (ç.n. bilinçli insan) olma zamanıdır. Toprak Ana’ya duyduğumuz sevgi ve hayranlık bizi birleştirme, aynı zamanda tüm sınırları, bölünmeyi ve ayrımcılığı ortadan kaldırma gücüne sahip. Bencilik ve rekabet dolu asırlar inanılmaz bir yıkım ve yabancılaştırmayı beraberinde getirdi. Kendimizle, dünyayla ve aynı annenin çocukları olarak birbirimizle gerçek iletişimi – gerçek birliği – tekrar kurmalıyız. Gezegeni korumak için yeni teknolojiden daha fazlasına ihtiyacımız var. Gerçek bir topluluk ve işbirliği gerek.’ – Thich Nhat Hanh

Biz ve Toprak Ana Bir’iz

‘Toprak Ana bizi her an besleyen ve koruyan, bize solumamız için hava, içmek için taze su, yemek için besin ve hastalandığımızda şifalanmamız için şifalandırıcı bitkiler veren annemizdir. Aldığımız her nefes gezegenimizin nitrojenini, oksijenini, su buharını ve eser elementleri içeriyor. Anında farkındalıkla (mindfulness) nefes aldığımızda Toprak Ana’nın duyarlı atmosferiyle bir arada var oluşumuzu deneyimleyebiliriz, tüm bitkileriyle, hatta ışığı fotosentez mucizesini mümkün kılan güneşle de. Her bir nefesle birliği deneyimleyebiliriz. Her bir nefesle yaşamın harikalarının tadına varabiliriz.

Düşünce biçimimizi değiştirip görmemiz gerekiyor. Toprak Ana’nın sadece çevremizi teşkil etmediğinin farkına varmalıyız. Toprak Ana dışımızda olan bir şey değil. Anında farkındalıkla nefes alarak ve bedenini tefekkür ederek Toprak Ana’nın sen olduğunu fark ediyorsun. Kendi bilincinin aynı zaman Toprak Ana’nın da bilinci olduğunu fark ediyorsun. Etrafına bak – gördüğün şey çevren değil, sensin.

Yüce Toprak Ana

Hangi milliyet veya kültüre ait, hangi dine mensup olursak olalım, Budist, Hristiyan, Müslüman, Yahudi veya ateist olarak hepimiz Toprak Ana’nın atıl madde olmadığını görebiliriz. O kendi başına başka yüce varlıkları – buda ve bodhisattvalar, peygamber ve azizler, Tanrı’nın oğul ve kızları ve insanlık dahil – doğurmuş olan yüce bir varlıktır. Toprak Ana, ayrımcılık yapmadan tüm insan ve türleri besleyip kollayan seven bir annedir.

Toprak Ana’nın sadece çevrenden ibaret olmadığını fark ettiğinde kendini nasıl koruyorsan onu da aynı şekilde koruma isteğiyle hareket edersin. İhtiyaç duyduğumuz farkındalık, uyanış budur, gezegenin geleceği bunu kavrayıp kavramamıza, bu farkındalığı geliştirmemize bağlı. Toprak Ana ve burada yaşayan tüm türler gerçek anlamda tehlike altındadır. Yine de Toprak Ana’yla derin bir ilişki geliştirirsek, yaşam biçimimizi değiştirmek için yeterli sevgi, güç ve uyanışa sahip olacağız.

Aşık olmak

Toprak Ana’nın o harikulade uyumunu, zarafetini ve güzelliğini gördüğümüzde hepimiz derin bir hayranlık ve sevgi hissi deneyimleyebiliriz. Kirazın çiçek açan bir dal, salyangozun kabuğu veya yarasanın kanadı olsun – hepsi Toprak Ana’nın ustaca yaratıcılığına şahitlik ediyor. Bilimsel anlayışımızdaki her bir ilerleme bu fevkalade gezegen için duyduğumuz hayranlığı ve sevgiyi derinleştiriyor. Toprak Ana’yı gerçek anlamda görüp anlayabiliriz, kalplerimizde sevgi doğar. Bağlantı içinde hissederiz. Bu, sevginin anlamıdır: bir olmak.

Ancak Toprak Ana’ya tekrar aşık olduğumuzda eylemlerimiz hürmet ve bağlantıda olma anlayışımızdan doğacaktır. Yine de bir çoğumuz Toprak Ana’ya yabancılaştık. Kaybolduk, izole olduk ve yalnızız. İşimiz çok zor, yaşamlarımız çok yoğun, huzursuzuz ve dikkatimiz dağılmış, kendimizi tüketimde kaybediyoruz. Ancak Toprak Ana her zaman yanıbaşımızda, beslenme ve şifalanma için ihtiyaç duyduğumuz ne varsa bize sunuyor: olağanüstü mısır tohumu, ferahlatıcı dereyi, kokulu ormanı, görkemli tepesi karlı dağı ve şafak vaktinde kuşların neşeli cıvıltısı.

Rabinowicz-Benejou, known as Benn – 1905-1- ‘Les Filles de Juda exultent.’
Rabinowicz-Benejou, Benn adı ile bilinir – 1905-1- ‘Les Filles de Juda exultent.’

Gerçek mutluluk sevgiden yapılmıştır

Birçoğumuz mutlu olmadan önce daha fazla paraya, daha fazla güce veya daha fazla statüye ihtiyaç duyduğunu düşünüyor. Para, güç ve statü peşine düşerek hayatımızı o kadar meşgul ediyoruz ki mutluluk için halihazırda var olan koşulları görmezden geliyoruz. Aynı zamanda ihtiyaç duymadığımız şeyleri alıp tüketerek kendimizi kaybediyor, hem bedenlerimize hem de gezegene ağır bir yük yüklüyoruz. Ayrıca içtiğimiz, yedimiz, izlediğimiz okuduğumuz veya dinlediğimiz birçok şey zehirli olup beden ve zihinlerimizi şiddet, öfke, korku ve umutsuzlukla kirletiyor.

Fiziksel çevrenin karbon dioksit kirlenmesi gibi insan çevremizin de ruhani kirlenmesinden söz edebiliriz: tüketici alışkanlıklarımızla yarattığımız zehirli ve yıkıcı atmosfer. Huzur ve mutluluğumuzu gerçekten sürdüren bir şekilde tükemeliyiz. Ancak insan olarak sürdürülebilir olduğumuzda uygarlığımız da daha istikrarlı olacaktır. Burada ve şimdi mutlu olmak mümkündür.

Mutlu olmak için çok fazla tüketmememiz gerekmiyor; aslında can yalın yaşayabiliriz. Anında farkındalıkla her an mutlu bir ana dönüşebilir. Saf bir nefesin tadını çıkarmak, parlayan mavi gökyüzünü tefekkür etmek için bir an için durmak veya sevdiğimiz birisinin varlığının keyfini çıkarmak bizi mutlu yetmek için yeter de artar bile. Her birimiz kendimizle, sevdiklerimizle ve Toprak Ana’ya tekrar bağlantıya geçmesi gerekiyor. Para, güç veya tüketmek değil, kalbimizde sevgi ve anlayışı taşımak bizi mutlu kılabilir.

Elindeki ekmek evrenin bedenidir

Merhametimizi yaşatacak bir şekilde tüketmeliyiz. Yine de birçoğumuz çok şiddetli bir şekilde tüketiyor. Dünyada milyonlarca insan açlıktan ölürken et tüketimine sığır yetiştirebilmek için ormanlar katlediliyor veya likör için tahıl yetiştiriliyor. Yediğimiz etin miktarını azaltmak ve tükettiğimiz içkiyi %50’ye indirmek kendimiz, Toprak Ana ve birbirimiz için gerçekleştirdiğimiz bir sevgi eylemidir. Merhametle yemek yemek gezegenimizin karşı karşıya kaldığı durumu dönüştürmek için yardımcı olup kendimizin ve Toprak Ana’nın dengesini tekrar yerine getirebilir.

Kardeşlikten daha önemli bir şey yoktur

Gerçekleşmesi gereken bir devrim vardır, bu devrim herbirimizin içinde başlar. Uyanmamız ve Toprak Ana’ya aşık olmamız gerekiyor. Uzun zamandan beri homo sapiens olduk. Artık homo conscius (ç.n. bilinçli insan) olma zamanıdır. Toprak Ana’ya duyduğumuz sevgi ve hayranlık bizi birleştirme, aynı zamanda tüm sınırları, bölünmeyi ve ayrımcılığı ortadan kaldırma gücüne sahip. Bencilik ve rekabet dolu asırlar inanılmaz bir yıkım ve yabancılaştırmayı beraberinde getirdi. Kendimizle, dünyayla ve aynı annenin çocukları olarak birbirimizle gerçek iletişimi – gerçek birliği – tekrar kurmalıyız. Gezegeni korumak için yeni teknolojiden daha fazlasına ihtiyacımız var. Gerçek bir topluluk ve işbirliği gerek.

Tüm uygarlıklar geçici olup bir gün sona ermek zorundalar. Ancak bu şekilde devam edersek uygarlığımız düşündüğümüzden daha erken yıkılacaktır. Toprak Ana’nın şifalanması, dengesine tekrar kavuşması ve güzelliğini yeniden yapılandırması için milyonlarca yıla ihtiyaç duyabilir. Tekrardan sağlığına kavuşabilen Toprak Ana bizi yeni şekillerde yeniden doğurabilmek için yeni koşulları üretene dek biz insanlar ve birçok başka tür yok olacaktır. Uygarlığımızı geçiciliğini huzurla kabul ettiğimizde korkumuzdan özgür kılınacağız. Ancak o zaman bizi bir araya getirecek güce, uyanışa ve sevgiye sahip olacağız. Değerli Toprak Anamızı yaşatmak – ona aşık olmak – bir zorunluluk değildir. Bireysel ve kolektif mutluluk ve hayatta kalma meselesidir.’

                                               

Artık ‘Homo Conscious’ (ç.n. Bilinçli İnsan) Olma Zamanıdır – Thich Nhat Hanh

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

TÜM HAKLAR SAKLIDIR VIA HYGEIA 2022